Type Here to Get Search Results !

Turizm Coğrafyası Ünite 1-7 Özet

 TURİZM COĞRAFYASI ÖZET

 

Coğrafya turizmle ilgili bilim dallarından birisidir. Turizmi etkileyen fiziki coğrafya etmenleri iklim, jeomorfoloji, bitki örtüsü ve hidroğrafyadır. Ayrıca turizmin

zoocoğrafya, madencilik, ulaşım ve ekonomiyle ilişikileri bulunmaktadır.

 

1.1. Turizm Coğrafyası: Tanım ve Sınırları

Turizmle en fazla ilgili olan bilim dalı coğrafyadır. Coğrafyanın asıl konuları içinde bulunan iklim, jeomorfoloji, bitki örtüsü hidroğrafya, yerleşme, ekonomik faaliyetler turizmi doğrudan etkiler. Coğrafyanın turizmle ilgili alt dalı turizm coğrafyasıdır. Turizm tarım, sanayi gibi araziyi kullanan bir faaliyettir.

Doğa bilimleri içinde jeoloji, botanik, zooloji, çevre bilimleri, ornitoloji (kuş bilim), meteoroloji de turizmle ilgilidir.

 

1.2. Turizmi Etkileyen Coğrafi Etmenler

Turizm coğrafyaya bağımlı bir olaydır. Bu bağımlılık lokasyondan başlayarak coğrafi etmenlerden iklim, jeomorfoloji, hidrografya, bitki örtüsü, yerleşme tarihi, ulaşım, ekonomik faaliyetler olarak çeşitlidir.

 

1.2.1. İklim ve Turizm İlişkisi

İklimin turizmle ilişkisi iki yoldan olmaktadır. Bunlardan birincisi iklim turizmin

yoğun mevsimlerini belirler. İkincisi bazı turizm tiplerinin oluşması iklime bağlıdır.

 

İklim, turizm tipine göre turizmin yoğun ve durgun olduğu mevsimleri belirler.

Turizm tiplerinden güneşlenmenin ana faaliyet olduğu deniz ve kıyı turizmi varlığını sıcak ve kurak yazlara borçludur. Bu turizm tipinin ortaya çıkması soğuk ve serin iklimlerde yaşayan insanların güneşin sağlık üzerinde olumlu etkisinden hareketle doktorların tavsiyesiyle sıcak iklimlere seyahat etmesidir. Güneşten faydalanma zamanla güneşlemeyi moda durumuna getirmiştir. Bunun için en uygun yerler deniz kıyıları olmuştur. Böylece ikinci faaliyet olarak yüzmek yaygınlaşmıştır. Bu nedenle deniz suyu sıcaklığı da önemli olmuştur. Deniz suyu sıcaklığı da iklime bağlıdır. Böylece yazın aylık ortalama sıcaklığın 20ºC’nin üzerinde olduğu, deniz suyu sıcaklığının 18ºC üzerinde olan ve yaz kuraklığı olan yerler deniz turizminin bir tipi olan kıyı turizmine açılmıştır. Aynı şekilde denizden faydalanan yat turizmi de aynı iklim isteklerine sahiptir. Böylece iklim “yaz turizmini ortaya çıkarmıştır. İklimle doğrudan ilişkili bir başka turizm tipi de iklime bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Bu yaz turizminin aksine “kış turizmi” dir. Kış mevsimine bağlı bu turizm en çok yapılan faaliyet olarak kayak turizmi olarak yerleşmiştir. Bu turizm dağların bol kar alan ve karın yerde uzun süre kaldığı yerlerinde yapılmaktadır. Kayak turizmi, kar yağışına bağımlı bir turizm tipidir. “Soğuk Kutup Turları” da iklime bağlıdır. Yakutistan’da kutup turları düzenlenmekte ve bölgede yaşayan yerli halkın yaşamı da bu turlara dâhil olmaktadır.

Buzullar turizmde destinasyon noktalarıdır. Buzullar manzara güzellikleri, yazın kayak yapmak çin, buz tırmanışları, buz üzerinde trekking gibi etmenlerle turizmin ilgi alanı içine girer. Buzulların oluşabilmesi, bulundukları enleme ve iklime bağlıdır. Kutup bölgelerinde buzullar deniz seviyesinde iken, Alp Dağları'nda 2.700 - 3.500 m yüksekliktedir. Buzullar varlığını iklime borçludur.

 

Küresel ısınma sonucu buzulların erimesiyle dev buz bloklarının büyük bir gürültüyle kopması da bir doğa gösterisi olarak turizmin ilgi alanına girmiştir. Örneğin bu olay Grönland’da Sermeq buzulunda izlenmektedir.

Farklı kıtalarda seyehat etmek isteyenler için destinasyonların iklim değerlerine göre gitmek için uygun aylar iklime göre seyehat acentaları tarafından belirlenir ve ilan edilir. Bu aylar turizmin yoğun sezonunu oluşturur. Örneğin Tayland için Kasım-Şubat ayları arası en uygun dönemdir.

 

Akdeniz havzasının kıyıları haziran, temmuz, ağustos aylarında güneşlenmek

isteyenler için uygundur. Mayıs ayında Orta Amerika ve Karayiplerde yağışlar başlar ve turizm durgunlaşır. Temmuzda Güneydoğu Asya’da muson yağmurları başlar ve turizmi olumsuz etkiler.

İklimin turizmle bir diğer ilişkisi sağlık turizmi içinde iklim tedavisi olan klimatizme konu olmasıdır. “Soğuk Kutup Turları” da iklime bağlıdır. Yakutistan’da kutup düzenlenmekte ve bölgede yaşayan yerli halkın yaşamı da bu turlara dâhil olmaktadır.

 

1.2.2. Jeomorfoloji ve Turizm İlişkisi

Jeomorfolojinin konusu olan peribacaları, traverten, volkan, falez, obruk, kanyon,

mağara gibi yer şekillerini insanlar çok merak etmektedir. Bu merak görsel medyada belgesellerin yaygınlaşmasıyla daha çok artmıştır. Bunları yerlerinde görmek istemeleri bunların bulunduğu yöreleri turizm destinasyonu yapmıştır. Bu turizm tipi de jeomorfoturizm veya jeomorfolojik turizm olarak adlandırılmıştır. Bu turizm çeşidi jeomorfoljik şekle göre volkan turizmi, mağara turizmi, kanyon turizmi, dağ turizmi gibi alt guruplara ayrılmaktadır. Yer şekillerinin turizm veya diğer etmenlerden korunması için en güzelleri

Dünya Doğal Miras Listesine alınarak korunmaktadır. Jeomorfoturizm deniz turizmi gibi mevsimlere bağımlı değildir. Yılın her mevsiminde yapılabilir. Bu turizm tipinde yer şekillerini fotoğraflamak çok seçilen bir faaliyet olduğundan bunların görünümlerini fotoğraflamak için aynı turistler her mevsim tekrar gelmektedir.

 

1.2.3. Bitki Örtüsü ve Turizm İlişkisi

Bitki örtüsü yeryüzünün kayaçlardan oluşan sabit görünümüne hareket ve renk katar. Yeryüzünün doğal süsü olarak bulunduğu her yere insanları çeker. Orman; ağaç turizmi ve orman turizmi olarak turizm tipine konu olur. Ayrıca botanik turizmi, park ve bahçe turizmi(garden tourism) , çiçek turizmi(flower tourism) ağaç ve çiçeklere bağlıdır.  Orman turizmi coğrafyada bitki örtüsü ile ilgilidir.

 

Turizm tesisleri de orman içinde olduğu zaman daha çok tercih edilirler. Bilimsel olarak kurulan botanik bahçeleri, turistlerin ilgisi üzerine turistlere yönelik rekreasyon tesisleri inşa etmişlerdir. Bitki örtüsünün turizme sağladığı bu katkılar karşısında turizm de yeni ormanlar, paklar, bahçeler kurulmasını sağlamıştır. Kentlerde yol kenarlarına her mevsim değişik çiçekler ekilerek kentler daha güzelleşmiştir. Turizmin bitki örtüsüne olumsuz etkisi orman alanlarını yapılaşmaya açması olmuştur. Turistlerin orman içindeki tesisleri daha çok

seçmesiyle konaklama tesisleri orman içinde yapılmaya başlamıştır. Bazı yerlerde ağaç boyutlarını aşan büyük konaklama tesisleri yapılmıştır. Bu durum Antalya ormanlarında görülmektedir. Orman içinde yapılan tesislerin ağaç boyutlarını geçmemesi ve orman içine dağılması gerekir.

 

 

 

1.2.4. Hidroğrafya ve Turizm İlişkisi

Su pınardan başlayarak göl, akarsu, deniz olarak insanların her yerde ilgisini çeker. Bitki örtüsü insanları ne kadar çekse de orman içinde insanlar su kaynağı olarak bir pınar, dere veya göl kenarına giderler.

 

İnsanların su kenarlarında piknik yapmak ve balık tutmayla başlayan suyla ilgili faaliyetleri yüzme, sörf, yelken gibi çeşitli faaliyetlerle artmıştır. Suyun turizmle en önemli ilişkisi kıyılarda kumsalların güneşlenme için uygunluğu ve kıyı turizmini ortaya çıkarmasıdır. Kıyı turizmi 19. yüzyıldan başlayarak günümüze kadar en çok seçilen turizm tipi olmuştur. Büyük kentlerden kaçanlar için orman içinde göller kırsal turizm içinde yer alırken, obruk gölleri, volkanik göller, buzul gölleri oluşumları açısından jeomorfoturizm içinde yer almıştır.

 

Tarihsel kentler içinden geçen akarsular kıyısındaki tarihi yapılarla gemi turizmine konu olurlar. Su sporları içinde akarsular rafting için çok tercih edilirler. Rafting sporu bir turizm tipine dönüşmüştür.

 

Denizlerin turizmle bir diğer ilişkisi medcezir olayıdır. Okyanus kıyılarında suların

çekilmesi turistler tarafından ilgiyle izlenmektedir.

Suyun turizmle bir diğer ilişkisi en eski turizm tipini oluşturmuştur. Sıcak su

kaynaklarının şifalı özelliği tıptan önce insanlar tarafından fark edilmiştir. Bu kaynaklar çevresine ilk yapılan banyo tesisleri, konaklama tesisleriyle birlikte gelişerek bazı sıcak su kaynakları çevresinde kent oluşmasına yol açmıştır. Turizmin bu tipi termal turizm, (kaplıca turizmi) adındadır.

 

1.3. Zoocoğrafya ve Turizm

İnsanların yaban hayatıyla ilişkisi avcılıkla başlamıştır. Avcılık insanın varlığı kadar eski bir faaliyettir. Fakat insanların hayvan severliği avcılığın önüne geçmiştir. Silahı bırakarak fotoğraf makinesi ve dürbün alarak yaban hayatını gözlemlemeye başlamışlardır.

Yaban hayatını konu alan belgesellerin artması bu yabani hayvanların yanına

yaklaşılabildiğini göstermiş ve insanlar bunu bir turizm faaliyetine çevirmiştir. Vahşi hayvanların izlenmesi safari adı verilen bir turizm tipini ortaya çıkarırken, kuşları izlemek kuş gözlemciliğini ortaya çıkarmıştır. Kelebeklerin peşinde gidenler kelebek turizmini yaratmıştır. Fakat bazı insanlar avcılığı bir hobi olarak devam ettirmektedir. Bu faaliyet av turizmi olarak yapılmaktadır. Fakat yönetmeliklerle yaban hayatı koruma altındadır.

 

1.4. Kültürel Etmenler ve Turizm

Kültür beşeri bir olgudur ve insan tarafından oluşturulmuştur. Kültür çok geniş bir

kavramdır insanın konut şekilleri, kullandıkları aletler, el sanatları, yerleşmeler, gelenekler, giyim, müzik, din gibi çok geniş alanları içine alır. İnsanların farklı kültürlere merakı bunları görmek için gezmesi kültür turizmi adlı ilgi alanı çok geniş bir turizm tipini ortaya çıkarmıştır.

 

Kültür turizminin çok sayıda alt gurubu bulunmaktadır. İnsanın ilk konutu olan

mağaralar prehistorik turizmin ilgi alanı içindedir. İnsanlığın ilk köyleri olan ve günümüzde doğada höyük olarak tanınan neolitik köyler neolitik turizmin konusu içine girmektedir. İnsanlar büyük yapılarla kent yaşamına geçişini ortaya kılan kentler günümüzde arkeolojik turizmin konusudur. Yakın dönemlere ait saray, köprü vb. yapılar tarihsel turizmin ilgi alanı içine girer. Kültür turizminde yapılara fonksiyon olarak bakılırsa tapınak, kilise, manastır, cami vb. yapılar inanç turizminin alanı içine girer. Askerî yapılar (kale, sur) askerî turizmin

ilgi alanındadır. Kültür turizminde sadece yapılar değil mutfak kültürü de turizmin ilgi alanındadır. Çok sayıda turist farklı mutfakların yemekleri için seyehat etmektedir. Bu turizm tipi mutfak turizmi olarak adlandırılır.  Kırsal yaşam büyük kentlerin stresinden kaçanların ilgisini çekmektedir. İnsanların seyehatlerini kırlara yöneltmesi kırsal turizmi ortaya çıkarmıştır. Çiftliklerde konaklayarak tarım, hayvancılık gibi faaliyetler katılmak çiftlik turizmine girer. Yaylalara çıkarak tatil yapmak yayla turizmidir. Kırsal ekonomik faaliyetler örneğin arıcılık, turistlere demonstrasyon olarak uygulanmaktadır.

 

1.5. Madencilik ve Turizm

İnsanlar kullandıkları kömür veya elmas, gümüş vb. madenlerin nasıl çıkarılıp kullanıma dönüştürüldüğünü merak etmektedir. Böylece maden işletmeleri vizyonlarına işletmelerini turizme açmayı da eklemektedirler. Turistler madenlerin çıkarıldığı yataklara inmekte ve madenin geçirdiği işlemleri görmektedirler. Özellikle değerli ve yarı değerli taşların maden yatakları için üretimlerinin takı olarak turistlere satmak için de iyi bir pazarlama metodudur. Buna maden turizmi ve turistlere de maden turistleri denilebilir.

 

Kansas Yeraltı Tuz Müzesi, yerin 650 m altında 100 000m²lik alanda tuz galerilerinde yeratında raylı sistemle turistleri gezdirmektedir. Polonya’da Wieliczka ve Avusturya’da Hallstatt tuz müzeleri olsa da çalışan bir tuz madeninde var olan tek müzedir. Müzede tuzun jeolojik olarak oluşumu görülmektedir. Galerilerde jeolojik, bilimsel, maden teknikleri ve

tuzun çok çeşitli kullanımları görülmektedir.

 

Kozlu Belediyesi, TTK'nın üretimden çekildiği bir kömür maden ocağını düzenleyip

turistlik geziye açarak madenci bareti, lambası ve heykeli gibi hediyelik eşyaların da satışının yapılacağı iş yerleriyle madenlerden turizm amaçlı yararlanmayı hedeflemektedir.

İsveç’te 1908 yılına kadar kullanılan tarihi Sala Gümüş madeninde tek odalık bir otel, dünyanın ilginç otelleri arasında girmiştir. İsveç’te tarihi Falun bakır madeni de 2001 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras Listesine alınmıştır. İsveç’te 1995 yılında eski bir kireçtaşı ocağı opera sahnesine çevrilmiştir. Sahneyi küçük bir göl kuşatmaktadır. “Dalhalla Kireçocağı Operası” adındadır. Her yıl müzik festivalleri düzenlenmektedir. Maden yataklarının özellikle kireç ocaklarının doğada tahribatının düzeltilmesi ve turizme kazandırılması konusunda güzel bir örnektir.

Bir başka turizme kazandırılan maden alanı İspanya’da Madencilik Parkı olarak

düzenlenmiştir. İçinde trenle dolaşılan parkta bir maden müzesi (Rio Tinto Maden Müzesi) de yer alır. Bu proje 1998 de miras korunmasında Henry Ford Ödülü almıştır.

 

1.6. Ulaşım ve Turizm İlişkisi

Turizmin gelişimi; atlı arabalardan ve buharlı gemi ve trenlerden kara ve deniz ve

demiryolu ulaşım araçlarının gelişmesi ve havayolunun yoğun kullanımıyla gerçekleşmiştir. Ulaşımın gelişmesi turizmi geliştirmiş, turizm de doğal ve kültürel kaynaklarının olduğu yerlere ulaşım olanakları inşa edilmesini sağlamıştır.

Denizyolları yüzen otel niteliğinde kruvaziyer gemilerle denizyoluyla kitle turizmini sağlamıştır. Turistler için denizyolu karayolu, hava yolu ve demiryoluna göre daha fazla konfora sahiptir. Gemi içinde konaklamak, yemek, eğlence, alışveriş mümkündür. Gemi turizmi sadece denizlerde değil nehirlerde ve göllerde de yapılmaktadır.

 

Demiryolları diğer ulaşım araçlarına göre hız ve konfor açısından rekabet edememiştir. Fakat daha ekonomik olduğu için turizme en çok

katılan öğrenciler için uygundur. Demiryolları, turistler için uygun tarifeler uygulamaktadırlar. Demiryolları belirli bir hat üzerinde fazla turist taşıma özelliğine sahiptir. Gemiler gibi konaklama, yemek, dinlenme olanağına sahiptir. Ayrıca hat üzerinde istasyon olan yerleşmelerde dolaşma, alışveriş olanakları bulunmaktadır. Turizmde gemi turları gibi tren turları düzenlenmektedir.

 

Karayolları turistlere bireysel ve kitlesel olarak büyük özgürlük

sağlar. Diğer ulaşım araçlarıyla gidilemeyen yerlere karayoluyla gidilir. Karayolu turistlere istedikleri yerde duraklama olanağı verir. Karayolları üzerinde motel gibi konaklama tesisleri de bu istekten doğmuştur. Bir destinasyon alanına uçakla veya başka bir ulaşım yoluyla gelen turistler kent içinde ve çevresinde karayoluyla turlara katılırlar. Dünyanın pekçok destinasyon alanının turizme açılması karayolları yapımıyla mümkün olmuştur. Otoyolların yapımı da

karayolu taşımacılığına hız kazandırmıştır. Karayolu taşımacılığı denizyolu, demiryolu ve havayoluyla ilişkilidir.

 

Havayolu turizmde acentaların kiralık uçaklarla paket tur düzenlemesiyle turizmde büyük bir hizmet görmektedir. Havayolu en hızlı seyehat etme sağlar. Çok uzak ülkelere seyehat havayoluyla mümkün olomuştur. Ayrıca kendi ülkesinde hafta sonu seyehat edenler de uçakla gidip işlerine dönebilmektedir. Havayolunun kazandırdığı zaman seyehat süresini de uzatmaktadır.

Havayolu emekli kişilerin üçüncü yaş turizmi olarak uzak yerlere seyehat etmesine imkân vermektedir. Havayolu diğer ulaşım araçlarına göre pahalı olmasına rağmen kış mevsiminde fiyat düşürerek ilgi görmektedir.

 

1.7. Turizm ve Ekonomi İlişkisi

Turizmin coğrafya ile ilişkisi arazi kullanım şekli ve turizm tiplerini belirlemesi

yanında ülkelerin, bölgelerin ve yörelerin ekonomik yanakları arasına girmiş bulunmasıdır.

Bazı yerlerde mevcut balıkçılık ve tarım gibi ekonomik faaliyetleri azaltıp tümüyle onların yerini alabilir.

Turizm gelirleri, özellikle dış finansman kaynaklarına gereksinim duyan kalkınma

yolundaki ülkeler açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu alana yapılan yatırımlar, oransal olarak çok yüksek düzeyde döviz getirisi sağlar. Turizm ayrıca, yarattığı etkiler nedeniyle dolaylı olarak da diğer kesimlerde istihdam ve gelir düzeylerini yükseltir.

 

Turizmin ekonomik yararlarının gerçekleşebilmesi hükümetlerin turizm politikalarına ve turizm geliştirme projelerini uygulama ve denetleme yeteneklerine bağlıdır. Turizm, başarılı bir tanıtım kampanyasından bir ya da iki yıl sonra büyük gereksinim duyulan döviz gelirini sağlayabilen, gelir ve istihdam artışı yaratabilen bir endüstridir. Bu turizm yatırımının getiri sağlamadan önceki hazırlık dönemi, diğer endüstrilerdeki yatırımlara oranla çok daha kısadır.

 

Turizm endüstrisi, öğrenilmesi kolay, yeni ve çeşitli işler sağlayarak vasıfsız işgücü için geniş istihdam olanakları yaratır. Gelişmekte olan çoğu ülkede kırsal kesimden kentlere göç ve işsizlik önemli sorunlar olduğundan turizm endüstrisi gerek yatırım gerekse işletme aşamalarında yarattığı yeni iş olanakları ile bu sorunların çözümüne katkı sağlar. Turizm endüstrisinde istihdam / yatırım oranı diğer endüstrilere oranla oldukça yüksektir. Uluslar arası turizm hareketlerinin gelişmesi, gelişmiş ülkelerden az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere

doğru bir gelir akımını doğurur. Belirli turizm çekiciliklerinin gelişmekte ülkelerde ve bölgelerde yoğunlaşması ve ayrıca emek-yoğun faaliyetlerin turizmde önemli yer tutması gelir ve refahın bölgeler ve toplum kesimleri arasında dengeleyici yönde yeniden dağılmasını sağlar. Turizm, gelişmekte olan bir ülkenin sosyal ve kültürel zenginliklerine dikkatleri çekeceğinden geleneksel törenlere, örf ve adetlere, bölgesel giysilere ve el sanatlarına yeniden önem verilir. Bu gelişme, eğer özen gösterilirse bir ülkenin kültürel geçmişine olan ilginin

yeniden canlandırılmasını sağlar ve halkın kendine güvenini ve özbenliğine olan saygısını arttırır, aynı zamanda önemli ölçüde gelir getirir.

 

Turizm, gelişimine ve talebin yoğunluğuna bağlı olarak ekonomide istihdam etkisi yaratır. Turizm tarım, sanayi ve hizmet sektörü üzerinde etkendir. Turizmin gelişmesine paralel olarak, gelir etkisinin artması, tarım sektöründe üretim kalitesinin artmasına, standardizasyonun sağlanmasına ve kaliteli ürünün değerini bulmasına neden olur. Bunların dışında çiftçilerin yaz aylarında arazilerini kamping, karavan turizmine açması, tarım sektöründe görülen mevsimlik işsizliği turizmin gidermesi gibi etkiler, turizmin tarım sektörüne etkileri olarak sayılabilir.

 

Gıda, içki, tütün mamulleri, dokuma, giyim gibi sanayi kollarında üretilen malların turistik standartlara uygun olmasına çalışılır. Ara malı üreten

sanayilerde ise, özellikle deri ve deri mamulleri, cam, seramik, sıhhî tesisat, demir ve çelik sanayilerinde turizmden kaynaklanan ek talep nedeniyle bir etki söz konusu olur.

 

 Turizmin gelişmesi, bir yörede turistik hareket ve yatırımların artması, hizmet sektörünün önem kazanmasına ve gelişmesine neden olur. Turizmin etkilediği üçüncü üretim sektörleri, cari tüketimle ilgili ekmek, et, manav, bakkaliye gibi sektörler; donatım sanatlarıyla ilgili elektrik, boya, inşaat işçiliği gibi sektörler; konforla ilgili moda, spor malzemeleri, parfümeri, çiçekçilik gibi sektörler; yardım ve güvenlik hizmetleriyle ilgili banka, sigorta, sağlık tesisleri gibi sektörler ve lüks hizmetlerle ilgili kuyumcu, gece kulübü, sauna gibi sektörlerdir.

 

1.8. Turizmin Gelişimi ve Mekânsal Değişim

Turizm araziyi çok yönlü kullanan bir faaliyetir. Bu nedenle turizm planlaması

yapılması zorunludur. Turizm planlamasında coğrafi bilgiler mutlaka kullanılmalıdır.

Coğrafya öncelikle turizme açılacak alanların belirlenmesinde ve bunların hangisinin öncelikle turizme açılacağı konusunda bilgi verir. Turizm doğal bir çevrede yer alır. Bu doğal ortamı etkiler ve ondan etkilenir. Bu nedenle turizm planlaması zorunludur. Bölgesel ve yöresel coğrafya araştırmaları turizm planlamaları için temel bilgileri sağlar. Yörede turizm tipi fiziki ve kültürel coğrafyaya göre belirlenir. Yeni yapılacak liman, havaalanı gibi ulaşım

sitemlerinin yer seçimi coğrafyaya göre belirlenir. Turizmin olumsuz etkilenecek korunacak alanların belirlenmesinde de coğrafyadan faydalanılır. Kıyıların, termal kaynakların, yaylaların, dağların turizme açılması için önceden planlama yapmak gerekir. Mekânın turizme yönelik düzenlemesi orada mevcut arazi kullanım şekilleriyle uyumlu olmalıdır. Bu yerler önceden çevre halkın tarım, hayvancılık alanları olabilir. Planlamalarda mutlaka yerli halkın ekonomik faaliyetlerine yer vermelidir. Çevre düşünülmeden yapılan pekçok turizm planlaması çevrecilerin tepkisiyle iptal edilmiştir. Turizm planlamasında en önemli husus turizmin bir mekânda yoğunlaşması yerine farklı mekânlara dağıtılmasıdır. Yoğunlaşmayı

önleyen bir diğer planlama zamanla ilgili olarak turizmin yıl içinde dağılımıdır.

 

Turizm destinasyonlarında doğal ve kültürel tahribi önlemek için taşıma kapasitesi hesaplanarak turist çevrede diğer yerlere yönlendirilmelidir. Konaklama tesislerinin kuruluş yerlerinin seçiminde coğrafyadan faydalanılır ve topoğrafya kullanılır. Bir dağlık alanda kayak merkezi kurulurken

pistlerin ve teleferik, telesiyej gibi mekânik tesislerin kuruluş yerlerinin seçiminde coğrafya kullanılır.

Turizm geliştiği yerlerde tarım alanları ve orman alanları içine konaklama tesisleri, karayolları, hava alanları vb. tesislerle yayılmaktadır. Özellikle tatil konutlarının yaygınlaşması ve tarım alanlarını daraltmaktadır. Turizm özel yöresel ürünlerin yetiştirildiği tarlaların ve bahçelerin tesis yapımı için satılmasına yol açmıştır. Bu durum bu özel ürünlerin üretimini azaltmıştır. Muz, zeytin, mandalina gibi ürünleri yerli halk yeniden kazanmaya başlamaktadır.

 

  1. JEOMORFOTURİZM

 

2.1. Tanımlar ve Kavramlar

Turizm alanlarının kıyılardan sonra en çok ilgi görenleri peribacaları, traverten,

kanyon, volkan, mağara gibi yer şekilleridir. Bunlar turizm tipi olarak jeomorfoturizm veya jeomorfolojik turizmin ilgi alanıdır. Yakın zamanlara kadar yer şekilleri doğa turizmi içinde yer almıştır. Fakat doğa turizmi ve jeomorfoturizm birbirinden farklıdır. Doğa turizminde biyotik içerik ön plandadır ve bu nedenle bitki örtüsü doğa turizminin temelidir.

Jeomorfoturizm “jeo” ön ekinden de anlaşıldığı gibi yerkabuğuyla ilgilidir ve yer şekillerini içerir. Dolayısıyla abiyotik içeriklidir ve doğa turizminden bu özelliğiyle ayrılır. Turizmde turizm tipi olarak jeoturizm de yer almaktadır. Yerşekilleri jeoturizm turizm çeşidi içinde de sunulur. Fakat bunlar jeomorfolojinin konusudur. Jeoloji ve jeomorfoloji birbirinden farklıdır. Jeoturizm veya jeolojik turizm sadece fosilleri, kayaçları, mineralleri, sedimentleri vb. oluşumları içermelidir.

Dünyanın oluşumu ve kayaçlarına olan ilgi çok artmıştır. Fakat yerşekilleri insanların görebildikleri ve içinde yaşadıkları ortamlarda bulunur. Bu nedenle onları daha çok merak ederler ve oluşumlarını öğrenmek isterler. Jeomorfolojik şekillerin oluşumunu açıklamak jeolojik oluşumlardan daha kolay ve anlaşılabilirdir. Bu açıdan jeomorfolojik turizm jeolojik turizmden daha avantajlıdır.

Turizm literatürüne jeomorfolojik turizm ve jeomorfolojik tur kavramları

yerleşmelidir. Bu turizm çeşidi jeomorfooljik şekle göre volkan turizmi, mağara turizmi, kanyon turizmi gibi alt guruplara ayrılmalıdır. Yerşekillerinin turizme açılması bazı olumsuz süreçleri de beraberinde getirmektedir. Turizm faaliyetlerinin yer şekilleri üzerine olumsuz etkilerini önlemek için turizme açılacak olan yer şekillerinin öncelikle bir koruma statüsü içine alınması gerekir. Uluslararası Jeomorfologlar Derneği, 2001 yılında “Jeomorfositler

Çalışma Grubu” nu kurmuştur. Böylece jeolojik miras kavramından, jeosit kavramına ve buradan jeomorfosit kavramına geçilmiştir.

Bilimsel, görsel ve kültürel değeri yüksek olan bu nedenle korunması gereken yer

şekilleri için oluşturulan koruma şekli jeomorfosit’dir. Jeomorfosit yalnızca belirli bir jeomorfolojik yapının kolayca anlaşılmasını sağlayan bir yeri ifade eder, alan sınırlaması yoktur, dar veya geniş alan kaplayabilir. Dar alanda farklı iki yer şeklinin varlığı söz konusu ise bu durumda iki ayrı jeomorfositten söz edilir. Benzer şekilde geniş bir alanda farklı jeomorfosit ve jeositleri içinde bulunduran alanların koruma statüsü uluslararası terminolojide jeopark olarak adlandırılır. Jeopark aynı veya farklı türden birkaç jeolojik ve jeomorfolojik şeklin bir arada bulunduğu sınırları belirlenen bir bölgedir.

Avrupa'da 2000 yılında doğmuş yeni bir doğa koruma ve alan yönetimi kavramı olan jeoparklar, Avrupa Jeoparklar Ağında birleşmiştir. (EGN) 2004 yılı itibarı ile Avrupa sınırları dışındaki sahalarında Jeopark olabilmesi için; dünya üzerindeki tüm Jeoparkların bir üst şeması olacak UNESCO altında UNESCO Küresel Jeoparklar Ağı kurulmuştur. Jeoparklar jeoturizm ve jeomorfoturizm olarak her iki turizm tipi tarafından kullanılır. Türkiye’de ilk jeopark projesi Kızılcahamam-Çamlıdere jeoparkıdır. Kızılcahamam-Çamlıdere jeoparkı 2010 yılında açılmıştır. Kula Volkanik Jeopark’ı 2013 yılında Avrupa'nın 58. Dünya'nın 99. Jeoparkı olma ünvanını kazanmıştır.

 

Türkiye’de mevcut yasa ve koruma statülerinde jeopark, jeosit ve jeomorfosit

bulunmamaktadır. Türkiye’de yer şekilleri doğal sit, doğa anıtı, ulusal park, tabiat parkı, tabiatı koruma alanı ve tabiat anıtı olarak belirlenen yasal koruma statüleri içinde korunmaktadır. Kızılcahamam-Çamlıdere Jeoparkında jeositler Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından “tabiat anıtı” olarak tescil edilerek dolaylı bir koruma sağlanmıştır.

 

2.2. Jeomorfoturizm Destinasyon Alanları

Yer şekillerinin olduğu her yer bir jeomorfoturizm için bir destinasyondur. Bu açıdan en çok ilgi görenler kanyonlar, volkanlar, mağaralar, peribacaları ve travertenlerdir.

 

2.2.1. Kanyonlar ve Turizm

Jeomorfolojik olarak kanyon, dar ve derin U şekilli vadilerdir. Kanyonların oluşumu genelde tektonik hareketlerle neden olduğu kırılma sırasında, kırılma doğrultusunda yeryüzünde oluşan hat üzerinde suyun ve erozyonun oluşturduğu vadilerdir. Kanyonlar yer altı sularının alt tabakalarda aşınımı sonucu üst katmanların çökmesiyle de oluşur. Doğa içinde gizlenmiş, içinden nehirler geçen dik yamaçları ve korunmuş bitki örtüsü, yaban hayatıyla görsel açıdan turizm için çok uygundur.

Kanyonlarda maceraseverler hiking, trekking turlarına katılmaktadır. Kanyoning özel malzeme kullanarak kanyonun tırmanma, atlama, yüzme gibi çok çeşitli sporları barındıran baştan sona geçişidir. Kanyonlar düzenlenen seyir teraslarıyla her yaştan turiste manzara seyir ve fotoğraf çekme olanağı sunarlar.

 

2.2.2. Dünyanın Büyük Kanyonları

Dünyanın turizmde en tanınmış kanyonu Büyük Kanyon(Grand Canyon) dur.

Amerika Birleşik Devletleri Arizona eyaletinde 450 km uzunluğunda ve 1800 m

derinliğindedir. Kolorado nehrinin Kolorado Platosunu oymasıyla ortaya çıkmıştır. Genişliği 6-30kmler arasındadır. Kanyon sarı, kırmızı, turuncu, pembe, kızıl, kahverengi ve yeşil kayaçlarıyla eşsiz bir görselliğe sahiptir.

Yerşekilleri yanında yaban hayatı ve bitki örtüsüyle de ilgi görür. Büyük Kanyon Milli Park olarak korunmaya alınmıştır ve UNESCO tarafından Dünya Doğal Miras Listesindedir. Günde 10 bin kişi, yılda ortalama 5 milyon kişi tarafından görülmektedir. Colorado nehrinde rehberler eşliğinde rafting yapılabilir. Kanyonda rehberli bisiklet turları yapılabilir.

Geçmişte yerli halkın yaşam alanı olan bu kanyon Günümüzde Büyük Kanyon Batı Tarafı Hualapai kabilesine aittir. Yaklaşık 2, 000 Hualapai üyesinden oluşan kabile, Büyük Kanyon’un batı kenarı boyunca yaklaşık 405 bin hektarlık toprağa sahiptir. Hualapai Arazisi’nin başkenti Peach Springs, Arizona’dadır. Yerli halk turizmden gelir sağlamaktadır ve “Hualapai Miras Turu” düzenlemektedir.

 

Meksika’da toplam 6 kanyonun birleşmesinden oluşan Copper Kanyonu, derinlik ve genişlik olarak Büyük Kanyon'un tam dört katıdır. Kanyonun duvarları diğerlerinden farklı olarak yeşil bitki örtüsü ve ağaçlarla kaplıdır. Taroko Kanyonu, Tayvan’da Taroko Ulusal Parkındadır. ABD Kolorado eyaletinde Montrose kenti yakınında içinden Gunnison nehrinin aktığı Siyah Kanyon 1999 yılında ulusal park olarak korunmaya alınmıştır.

Namibya’nın güneyinde Fish River Kanyon Afrika’nın en geniş dünyanın ikici geniş kanyonudur. 160km uzunluğunda, 27 km genişliğinde ve derinliği 550 m dir. Dünyanın turizmde ilgi gören kanyonları arasındadır. Aşağı kısmında Namibya’da Ai-Ais termal merkezi bulunur. Kanyon günümüzde sadece küçük bir dere şeklinde akan kurumuş Fish River nehrinin platoyu kazmasıyla oluşmuştur. Seyir terası Hobas yakınındadır. Kanyonun yürüyüş yolu Güney Afrika’nın en popüler yürüyüş yoludurABDde Utah eyaletinde Horseshoe Ben Kanyonu at nalı şeklinde Kolorado Nehrinin oluşturduğu kıvrımdır.

Karadağ’da Tara Kanyonu Durmitor Milli Parkı içinde bulunur. Tara Kanyonu aynı zamanda Tara Boğazı olarak bilinir. Tara Kanyonu 82 Km. uzunluğa sahiptir. En derine ulaştığı nokta 1300 metredir. 1977’de UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak korunmaya alınmıştır.

Wulingyuan Kanyonu Çin’in Hunan Eyaletinin merkezi Changsha ‘nın

kuzeybatısında 270km boyunca uzanır. Dünya doğal ve kültürel miras listesine alınmıştır. 3000 kumtaşı kuleden ve kanyondan oluşur. 330m yükseklikte Bailong asansörü kanyonu seyretmek için yapılmıştır.

Yellowstone Kanyonu Amerika Birleşik Devletlerinde Wyoming eyaletinde Yellowstone Ulusal Parkının içindedir. Yaklaşık 38. 5 km. uzunluğundadır. Genişliği 0.4.5 ile 1. 2 Km arasında değişmektedir.

Vikos Kanyonu, Yunanisan’ın kuzeyinde Pindus Dağlarındadır. Tymfi Dağının güney kısmındadır. Uzunluğu20km, derinliği 120-490km. ler arasındadır.4.00m genişliği ile dünyanın en dar kanyonları arasındadır.

 

2.2.3. Kanyonlarda Turizm Açısından Planlama

Kanyonlar mekânsal planlaması yapılarak turizme açılmalıdır. Öncelikle kanyonların bilimsel araştırmaları yapılmalıdır. Jeomorfolojik açıdan oluşumu coğrafyacılar tarafından incelenmelidir. Bu bilimsel sonuçların kanyonda panolar üzerinde turistlere açıklanması mutlaka gerekir. Çünkü jeomorfoturizme katılan turistler dünyanın oluşumu konusunda çok meraklıdırlar. Kanyonlara gitme nedenlerinden birisi de kanyonların oluşumunu öğrenmektir.

Kanyonların içinde bitki örtüsü ve yaban hayatı coğrafyacı, botanikçi ve zoologlar tarafından incelenmelidir. Kanyonlar endemik flora ve fauna türlerinin korunduğu yeryüzü parçalarıdır. Kanyonların içinde yamaçlarda oyulmuş mağaralarda eski yerleşim izleri bulunabilir. Bunlar da kanyona kültürel jeomorfosit özelliği kazandırır. Kanyonlar da prehistorik dönemlerin izleri önceden kayıt altına alınmalıdır. Kanyonlar turizme açılmadan önce koruma statülerinden birisi içine alınmalıdır.

 

 Genellikle kanyonlar ulusal park olarak korunmaya alınır. Bu şekilde yasal olarak turizmin getireceği zararlardan korunmuş olurlar.

Kanyon girişlerinde yapılan ziyaretçi merkezlerinde ve kanyon içlerinde görevliler

kanyonun jeoloji, jeomorfolojisi, bitkiler ve hayvanlar hakkında bilgi vermelidir.

Bilimsel araştırması tamamlanan kanyonlar için mekânsal açıdan turistler için

planlamalara geçilebilir. Bunlar giriş noktaları, manzara seyir yerleri, manzara seyir terasları, kanyon içinde akarsularda köprüler gibi çeşitlidir. Kanyonların derin manzarası kenarlarından manzara seyir yeri veya terası yapılarak her yaştan turistler tarafından seyredilebilir. Bu konuda en tanınmış örnek Büyük Kanyona yapılan seyir terasıdır. Gezinti köprüsünün yapımına 2004 yılında başlanmış 2007 yılında açılmıştır. At nalı şeklindeki köprünün tabanı camdan yapılmıştır. Köprü, 161 km/h’lik sürekli rüzgâr yüküne ve 80, 5 km içerisinde gerçekleşebilecek 8, 0 şiddetindeki depreme dayanıklıdır. Kanyonun zemininden

220 m ve kenarından 20 m uzaklıkta yükselen Skywalk, mühendislik alanında bir ilk olarak tanımlanmaktadır.

Çin’in Zhangjiajie Ulusal Parkı’nda bulunan Bailong Asansörü (Yüz Ejder Asansörü) 330 metre yüksekliği ile dünyanın en uzun açıkhava asansörüdür. Bu özelliği ile Guinness Rekorlar Kitabı’na girmiş olan Bailong Asansörü 1999 yılında inşa edilmeye başlanmış. Ancak yapımı esnasında iş güvenliğine uyulmadığı ve çevreye verdiği zarar nedeniyle sık sık uluslararası kuruluşlar tarafından inşaatı durdurulmaya çalışılmış nihayetinde 2002 yılında bitirilmiştir. Yapılış amacı ise Dünya Kültür Mirası listesinde bulunan Wulingyuan Kanyonu’nu daha iyi seyrettirebilmektir. Bitirildiği yıl asansörden manzarayı görmeye 5

milyon yabancı turist gelmiştir. Resmi rakamlara göre Çin hükümeti 126 milyon Yuan’a mal olan asansörden günde ortalama 200. 000 Yuan gelir etmektedir. Çift katlı asansörde tek seferde 50 kişi, günde 18. 000 kişi taşınabilmektedir.

Türkiye’de turizme ilk açılan kanyonlar Ihlara Kanyonu ve Köprülü Kanyondur. Bu iki kanyonun 1960’lı yıllardan itibaren turizme açılmasının nedeni buludukları yörelerin turistik olmasıdır. Ihlara Kanyonu dünya çapında ünlü peribacalarının yer aldığı Ürgüp-Göreme Yöresine yakındır. Bu kanyonun ilgi görmesinin nedeni görsel güzelliği yanında kanyonun yamaçlarında kayalara oyulmuş kiliselerin bulunmasıdır. Bu özellik kanyona kültürel jeomorfosit özelliği kazandırmıştır. Köprülü kanyon ise turizmde çok gidilen bir

destinasyon olan Antalya yöresindedir. Bu kanyon üzerindeki antik köprüden dolayı Köprülü Kanyon ismini almıştır. Turizmde en çok rafting sporuyla ilgi görmektedir.

Türkiye’nin mekânsal düzenlemelerle kanyon turizmine açılması 1999 yılında Fethiye Saklıkent kanyonunun bir asma köprüyle turizme açılmaıdır.

Yurt dışındaki örnekleri kadar güzel iki mekânsal düzenleme örneği Safranbolu Tokatlı Kanyonundaki ve Akçadağ (Malatya) Levent Vadisi’ndeki cam terastır.

 

  1. VOLKAN TURİZMİ VE MAĞARA TURİZMİ

3.1. Volkan Turizmi

Volkan turizmi insanların yeryüzünün oluşumunu merak etmesi konusunda ilginin artmasıyla ortaya çıkmıştır. Aslında volkanların patlaması insanların her çağda ilgisini çekmiştir. Roma mitolojisinde, İtalyadaki Vulcano Yanardağı'nın ateş tanrısı Vulcan'ın evi olduğuna inanılırmış. Hawaii'de ise yerel halk volkanik patlamaları güzelliği kadar öfkesi ilede ünlü olan tanrıça Pele'nin  gerçekleştirdiğine inanır. Kilauea Volkanı'nın içinde yaşadığına inanılan Pele'nin, saygı gösterilmediğinde sopasıyla bir ateş çemberi çizerek volkanları

harekete geçirdiğine inanılır.

Günümüzde yerbilimciler volkanların püskürmesini bilimsel olarak açıklamışlardır.

İnsanların bunu merak etmeleri volkan turizmini ortaya çıkarmıştır. Vezüv Volkanı, İtalya’da Napoli'nin doğusunda bulunan, 1280 m yüksekliğindeki aktif yanardağdır. İtalya'daki Vezüv Volkanı'nınMS 79 yılındaki patlamasıyla dağın zirvesinin havaya uçmasıyla aşağı doğru akan ve sıcaklığı bin derece civarında olan zehirli gaz ve kül bulutları, Pompei ve Herculaneum kentlerini yok etmiş, binlerce insan küller altında yaşamını yitirmiştir. Günümüzde küller altından çıkarılan Pompei kenti müze olarak gezilmektedir. Fakat insanların aktif volkanları görmek, yakınına kadar giderek bu doğa olayını hissetmek istemeleri extreme bir turizm çeşididir. 2010 yılında İzlanda’da en son 1823 de aktif olan Fimmvorduhal volkanının Eyjafjallajökull buzulunu yararak tekrar püskürdü yöreden yerel halk tahliye edildi Kuzey Avrupa hava trafiğinde aksamalara yol açtı. Volkandan lav sızmaya devam ederken bölge turist akınına uğradı. Bu durum dünyanın diğer yerlerinde de volkanların önemli bir turizm destinasyonu olduğunu ortaya çıkardı.

 

3.1.1. Dünyada Volkan Turizmi

Volkan turizmi, aktif olamayan volkan konilerinde krater kadar tırmanma, aktif

volkanların püskürmelerini uzaktan izleme, fotoğraf çekme, volkan üzerinde helikopter turları, balon turları ve jeolog ve volkanolojistler eşiliğinde volkanların oluşumunun bilimsel izahını içerir.

Japonya’da volkan turizmi popülerdir. Kyushu adasında Aso Volkanı iç ve dış

turizmde önemli bir destinasyondur. Fuji Dağı da volkanik bir dağdır. Japonlar için de büyük önemi vardır. Dünyanın en fotojenik dağları arasında sayılır. Guatemala’da 3 aktif volkanavolkan turu düzenlenmektedir. Bunlar Pacaya, Fuego ve Santiaguito volkanlarıdır. Turlara volkanologistler eşlik etmektedir. Turda 1000m. lik Santa Maria volkanına tırmanılarak diğer aktif Santiaguito volkanı seyredilmektedir. Hint Okyanusunda Réunion Adasında Piton de la

Fournaise dünyanın en aktif volkanlarından birisidir. 2007 de bir püskürme yaşamıştır.

Güney Pasifik’te Vanuatu’da Ambrym adasında Ambrym volkanı ve Tanna adasında ve Yasur volkanı volkan turizminde ilgi görür. Endonezya’da Mt. Bromo aktif volkanı DoğuJava adasındadır. Hawai adalarında Big Island Volcanoes National Park volkan turizminde ilgi görür. Avrupa’da İtalya’da Vezüv Volkanı kraterine kadar çıkılmaktadır. Pompei açık hava müzesi şeklindedir. Sicilyada Etna Volkanı büyük ilgi görür.

 

Volkan turizminde “volkan müzeleri” yer alır. 2009 yılında İzlanda’da

Stykkishólmur’da Eldfjallasafn Volkan Müzesi açılmıştır. Volkandan çıkan volkanik kayaçlar, volkanik taşlardan el sanatları, hediyelik eşyalar, volkan püskürmelerinin izahını içerir. Japonya’da Aso Volkanı yanında Aso Volkan Müzesi, Hawai’de Thomas A. Jaggar Volkan Müzesi sismograf ve bilim insanların volkan araştırmalarında kullandıkları ekipman ve giysileri kapsar. Ayrıca kitap, CD, video, hediyelik eşyalar bulunur.

 

3.1.2. Türkiye’de Volkan Turizmi

Turizmde dünyada ilgi çeken bir diğer yer şekli volkanlardır. Volkanlar konileri,

kraterleri, kalderaları açısından olduğu kadar, bir kısmında volkanik faaliyetin devam etmekte olmasıyla da ilgi çekmektedir. Türkiye'nin en yüksek volkanları Ağrı dağı, Erciyes dağı ve Süphan dağı yer şekli olarak değil alpinizmde ilgi çekerler. Türkiye'nin turizmde en önemli volkanik yer şekli Nemrut Volkanı kalderasıdır. Büyüklüğü, içinde yer alan golleriyle ilgi çekerken, karayoluyla kalderaya ulaşım olanağı olması turizmde gelişimini kolaylaştırmaktadır. Kalderanın elips şeklindeki tabanının büyük çapı 7 km'dir. Bu büyüklüğüyle Avrupa'nın dördüncü büyük kalderasıdır. Kaldera içinde Nemrut gölü, Ilıgöl ve

daha küçük birkaç göl ile birlikte turizm için farklı bir doğal ortama sahiptir. Dünyada ender bir volkanik yer şekli Karapınar-Ereğli karayolunun güneyinde Meke dağı-Tuzla gölü’ dür.

Volkanik patlama sonucunda bir patlama çukuru (maar) oluşmuş, bu çukuru kaplayan gölün içinde ikinci bir patlamayla 50 m yüksekliğinde bir volkan konisi yükselmektedir. Bu koninin tepesinde de küçük bir göl bulunmaktadır. Manisa-Uşak arasında Kula çevresinde turizme konu olabilecek volkanik koniler, patlama çukurları ve lav akıntılarının yer aldığı 40km’lik volkanik bir alan yer almaktadır. Strabon'un Katakekaumene (Yanık Ülke) olarak tasvir ettiği bu alanda boyutları farklı 68 adet koni yer almaktadır. Günümüzde bilimsel öğrenci gezilerinin de düzenlendiği bu alan jeopark olmuştur.

 

3.2. Mağara Turizmi

Mağaracılık sporuna katılan mağaracıların yeraltını keşfetmesi sonucu yeraltını merak eden diğer insanların görmesi için mağaralar turizme açılmıştır. Mağaraları merak eden kişiler profesyonel mağaracılar eşliğinde mağaralara girebilirler Ayrıca mağaralar, girişleri ve içlerinde dolaşmaları için düzenlenir ve aydınlatılır. Mağaraların genelde ulaşıması güç yerlerde olduğu düşünülürse pek çok mağaranın turizme açılmadığı, bir kısmının ise keşfedilmediği düşünülebilir. Bu açıdan mağara turizmi gelecek için büyük bir potansiyel oluşturmaktadır. Mağara turizmi mağaraların yürüyüş yolları düzenlenerek, aydınlatılarak turizme açılmasıdır.

 

3.2.1. Dünyada Mağara Turizmi

Turizme açılan mağaralar turistler tarafından çopk ilgi görmektedir ve turizme açılan çok sayıda mağara bulunmaktadır.

Puerto-Princesa Yeraltı Nehri dünyanın önemli yer altı sistemlerinden birisidir.

Filipin Adalarından Palawan Adasında Puerto-Princesa kentinin 80km kuzeyindedir. Adanın batısında Saint Paul sıradağları alanındadır. 1992 yılında Ulusal Park olarak korunmaya alınmıştır. Sabang kasabasından tur botlarıyla yer altı nehrine girilmekte ve ilginç mağara şekilleri, sarkıtlar, manzaralar izlenmektedir. 1999 yılında Dünya Miras Listesine alınmıştır. 2012 de Dünyanın 7 yeni doğal harikası arasında kabul edilmiştir.

Waitomo Mağarası: Yeni Zelanda’daki bu mağaranın özelliği içinde nehir boyunca tavanda yıldızlar gibi parlayan ateş böceği gibi ışık saçan solucanlar bulunmasıdır . Solucanlar biyolojik ışıklarını diğer böcekleri kendilerine çekip yemek için kullanmaktadır. Mağaranın tavanında kristal ışıklar gibi parlak ışık verirler. Mağaraya glowworm –ateşböceği adı bu nedenle verilmiştir.

Barton Creek Mağarası: Orta Amerika’da Belize adasındadır. Yeraltı nehri kanolarla gezilmektedir. Mayalar tarafından kullanılmış olması arkeolojik bakımdan da önem kazandırmıştır. Dünyanın en güzel mağaraları arasında sayılmaktadır.

Harrison Mağarası: Orta Amerika’da Barbados Adasındadır. Sarkıt, dikitler, şelaleler ve göllerle son drece güzeldir.

Son Doong Mağarası:  Vietnam’da Quang Binh eyaleti Bo Track bölgesinde Son

Trach’dedir. Bu mağara dünyanın en büyük mağarası olarak kabul ediliyor. 200m genişlik 150 m yükseklik boyutlarına ulaşmaktadır. yaklaşık 9km uzunluğundadır. 1991 de yerli bir kişi tarafından bulunmuş. 2009 yılında İngiliz mağara ekibi tarafından incelenmiştir. Mağara turizme ilk olarak 2013 yılında açılmış ve ilk olarak 8 kişilik ekip tarafından gezilmiştir. Mağaranın turist girişi sınırlı sayıda tutularak mağaranın zarar görmesi önlenecektir. Yılda 220 kişilik kontenjan belirlenmiştir. Zor olan bu mağaranın sadece 17km. lik kısmı

gezilecektir. Çok büyük olan bu mağarada 7 gün süren büyük turlar da düzenlenecektir. 3 gün mağara içinde geceleme yapılacaktır.

Deer (Geyik) Mağarası: Malezya’nın Borneo adasındadır. Gunung Mulu Ulusal

Parkındadır. 1984 yılında turizme açılmıştır. 2km uzunluğundadır. 90m genişlik 100 m. yükseklite salonu bulunmaktadır. İçinde milyonlarca yarasa yaşamaktadır. Bunları akşam saatlerinde çıkışlarını izlemek için teraslar ve içerideki yaşamlarını izlemek için kameralar bulunmaktadır.

Phong Nha Mağarası: Vietnamdadır. Dünyanın ikinci geniş mağarası olarak

UNESCO Dünya Miras Listesindedir. Phong Nha Ke Bang Ulusal Parkındadır. Bu ulusal parkta yaklaşık 300 mağara bulunur. Phong Na mağarası teknelerle gezimektedir. Tekneden inip mağara içinde sarkıt, dikit ve sütünlar seyredilebiliyor.

Mammoth Mağarası: ABD Kentucky eyaleti Brownswille kenti yakınındadır. 1941 de Ulusal park olarak korunmaya alınmıştır. 1981 yılında UNESCO tarafından Dünya miras Listesine alınmıştır. 1990 yılında uluslar arası Biyosfer Rezervi olmuştur. 5 katı ve 400 den fazla galerisi bulunmkatadır.4.8km olan uzunluğu galeriler de hesaplanırsa 500 km’yi bulmaktadır.

Carlsbad Mağaraları: ABD New Mexico eyaltinde Carlsbad kenti yakınındadır

Guadalupe Dağları alanındadır. . Ulusal Park olarak korunmaya alınmıştır. 1995 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras Listesine alınmıştır. Mağarada yarasalar yaşamaktadır ve mağara dışında yarasaların mağaradan çıkışını seyretmek için bir amfitiyatro yapılmıştır.

Postojna Mağarası: Slovenya’nın başkenti Ljubljana’nın 60km güneyindedir. 17. yüzyıldan itibaren bilinen mağara içine 1872 yılında mağaraya demiryolu döşenmiş, 1884 yılında mağara aydınlatılmıştır. 30 milyondan fazla turist tarafından gezilmiştir. 20 km’likmağaranın 5. 3 km’si halka açıktır. Bunun 3. 7 km’si elektrikli trenle yapılıyor. Sonraki kısımlar rehberlerle geziliyor. Mağaranın bir özelliği Slovenya’da yeraltı derelerinde yaşayan bir canlı Proteus Anguinus endemik ve korunmaya alınan bir canlı türüdür.

Blue Grotto: (Grotto Azzura-Mavi Mağara) Capri Adasında bir deniz mağarasıdır. Parlak mavi renkli sularıyla ünlüdür.

The Reed Flute(Ney) Mağarası: Çin’in Guilin mevkiindedir. Mağara ismini mağara çevresinde flüt yapılan yeşil kamışların yetişmesinden alır.

 

Türkiye’de Damlataş mağarası(Alanya) ve İnsuyu mağarası(Burdur) ilk turizme açılan mağaralardır. Günümüzde 30’dan fazla mağara turizme açılmıştır ve bunların açılışı 2000li yıllardadır.

 

3.2.2. Mağaraların Mekânsal Düzenlemesi

Mağaralar turizme açılmadan önce jeoloji, jeomorfoloji flora ve fauna açısından

bilimsel aşatırmaları yapılır. Bu araştırmalar yıllarca sürebilir ve tamamlanmadan mağara turizme açılmaz. Mağaraların turizme açılabilmesi için insan hayatına zarar verecek risk oluşturacak unsurlar olmamalıdır. İçinde atmosfer normal atmosferde bulunan gazların oranından az veya çok olmamalıdır.

Doğal afetlerden çok fazla etkilenecek bir konumda olmamalıdır. Mağaranın dışı farklı hidrolojik havzalarlarla bağlantılı olmamalıdır. Mağaranın turizm kullanımında zarar görecek canlılar için koruma önlemleri alınmalıdır. Mağaralar ulaşılması güç yerlerde olduğundan bunlar için ulaşım olanakları da göz önünde bulundurulmalıdır.

Yeni Zelanda’da Waitomo mağarasında ziyaretçi merkezi tam girişte değil girişe yakın bir yere yapılmıştır. Burada mağaranın jeolojik geçmiş, oluşum hakkında sergi ve tanıtım yapılmaktadır. Mağara hakkında videolarla gösterilmekte hazırlanmış bröşürler dağıtılmaktadır. Mağara sadece rehberle gezimektedir. Mağar içine merdivenle inilerek nehir olan kısım botla gezimektedir. Mağara sürekli aydınlatılmıyor ve turistlerin gezdiği kısmın rehber tarafından ışıkları yakılmaktadır. Mağara tavanında ışık saçan solucanlar zarar görmesin diye fotoğraf çekimi yasaklanmıştır.

Barbados Adasında Harrison Mağarası içinde tramvayla dolaşılmaktadır. Deer

Cave’de yarasaların akşam beslenme saatine mağara dışına çıkışlarını izlemek için turistler gelmektedir. Bunun için Bats Observatory adlı bir amfitiyatro inşa edilmiştir. Ayrıca kameralarla mağara içindeki yarasaların yaşamı dışarıdan izlenebilmektedir. San Doong mağarasında turlar 3 gece mağara içinde konaklanacak şekilde uzun süreli hazırlanmıştır.

Postojna mağarası içinde konser salonu bulunmaktadır. Kongre Salonu ismini 1965 yılında Dünya Speoloji Kongresinin bu salonda yapılmasında almıştır. Mağarada yaşayan canlı Proteus Anguinus’u turistler çok görmek istediğinden bir akvaryuma konularak turistlerin görmesi sağlanmıştır.

Mağaraların turizme açılırken mekânsal düzenlemsinde mağaralar içinde odaların her biri bir başka isimle adlandırılır. Ayrıca her karstik şekle şiirsel veya mitolojik isimler verilir. Bunlar turistlerin hayal gücünü çalıştırmak içindir.

 

 

 

 

 

 

  1. PERİBACALARI, TRAVERTENLER VE ÇÖLLER

 

4.1. Peribacaları

4.1.1. Peribacalarının Jeomorfoturizm Açısından Önemi

Peribacalarının oluşumu jeolog ve jeomorfologlara tarafından bilimsel olarak açıklanmıştır. Peribacaları aşınım şekilleridir. Oluşması için yumuşak aşınıma dirençsiz tabakaların olduğu arazinin üst katmanında aşınıma dirençli kayaçların bulunmasıdır. Bunun en güzel örnekleri volkanik arazilerdedir. Volkanlardan çıkan küller yumuşak tabakaları oluştururken, lavlar ve volkanik taşlar aşınıma dirençli kısımları oluşturur. Volkanlardan çıkan küller zamanla katılaşarak “tüf” adı verilen yumuşak kayaçları oluşturur. Sert kayaçların olduğu üst kısımda çatlak sisteminden giren yağmur suları tüfleri aşındırmaya başlar, çatlak sistemi genişlerken aşınım alt tabakalar iner. Üst kısımda aşınmayan sert volkanik kayaç şapka biçiminde kalır ve altındaki kısmı aşınımdan korur. Böylece

peribacaları oluşur. Oluşumlarında rüzgâr ve yağmur suları etkendir. Yağmur sularının yamaçlardan güçlü yüzey akıntısı şeklinde akması tüfün geçirgen olmamasıdır. Gövde tüf, tüffit’den oluşmuş kayaçtan, şapka kısmı ise lahar ve ignimbirit gibi sert kayaçlardan oluşmaktadır.

Peribacalarının boyutları ve şekilleri çok farklıdır. İlk safhada oluşan ve birbirini

kesen çatlak sisteminin aralıklarına ve çatlakların eğimine göre farklı boyutta tüf blokları oluşturur. Ayrışma ve erozyon çatlak kesişme bölgelerinde daha fazla olacağından, tüf bloklarının köşeleri biraz yuvarlaklaşır. Daha sonraki safhalarda, tüf blokları tamamen yuvarlak (dairesel veya elips) bir şekil alır. Eşit aralıklı çatlaklar ile çevrelenen bloklar silindirik peri bacalarını, farklı aralıklı çatlaklar ile çevrelenen bloklar ise tabanı elips şeklinde olan peri bacalarını oluştururlar. Aktif olarak devam eden ayrışma ve erozyon, birbirlerinden ayrılmış peri bacalarını oluşturur. Bu safhada, bazı peri bacaları tamamen aşınarak yok olur, ancak geniş aralıklı olanları gözlenebilir. Şapka kayacının olması, peri bacasının şeklini etkilemez. Şapka kaya, sadece zayıf tüfün erozyonunu geciktirerek peri bacalarının yüksekligini kontrol eder. Çatlak açıklıkları da peri bacalarının oluşumunda etkilidir.

 

Arazi gözlemlerine göre, peri bacalarının çapları 1 m ile 15 m arasında  değişmektedir. Çatlak aralığının 1 m'den küçük olması veya 15 m'den büyük olması durumunda ise peri bacası gelişimi gözlenmemektedir.

 

4.1.2. Peribacalarının Görsel Değeri

Peribacaları bulundukları alanlarda biçim, renk, yoğunluk ve boyutları açısından

büyük çeşitlilik sunarlar. Bu görsel şölen bu alanlara ilginin bir diğer nedenidir.

Peribacalarının gövdeleri koni veya silindirik biçimde, simetrik veya asimetrik, tek veya ikili üçlü birleşik gövdeli, başlıklı veya başlıksız, ikili üçlü başlıklı gibi farklı biçimlerde olabilirler. Peribacalarının gösterdiği biçimsel farklılıklar, gövdeyi oluşturan kayaç türüyle açıklanmaktadır. Gövdeyi oluşturan kesim tek bir kayaç türünden oluşuyorsa, gövde koni biçiminde olmaktadır. Yatay konumlu tabakaların bulunduğu alanlarda peribacaları, düzgün silindirik gövdeye sahiptir. Tabaka eğimiyle yamaç eğimi arasında belirli bir açı varsa asimetrik gövdeli peribacaları gelişmektedir. Tüfleri örten lav akıntılarının (bazalt, andezit) ,bulunduğu yerlerde, aşınıma dirençli bu sert tabakanın çatlaklar boyunca incelmesi, ana tabakadan kopması sonucu, başlıklı peribacaları oluşmuştur.

 

Peribacaları arasında, doğanın heykeltıraş olarak yonttuğu, çökmüş deve, fok balığı veya çeşitli hayvanlara benzetilen şekiller insanların hayal gücünü çalıştırmaktadır. Turizm açısından diğer bir çekici özellik, çevrede ve vadilerde, beyaz, sarı, pembe, gri, siyah gibi renklerin açık ve koyu tonlarının yarattığı renk çeşitliliğidir. Kayaçların kimyasal bileşimiyle ilgili olan bu renkler, tek başına

geniş alanlar kapladığı gibi, bazı yerlerde bir arada görülürler. Ürgüp formasyonunda tespit edilen beyaz, kırmızı ve ayrışmış riyolitik tüfler ve Avanos çevresinde kızıl kumtaşı- killi seri, çevrenin renklerini vermektedir. Beyaz riyolitik tüflerin yayılış alanlarında, yüzeyde dirençli tabakaların olmadığı alanlarda, geniş anlamda badlands topoğrafyası (kırgıbayır) denilebilecek keskin veya yuvarlak sırtlı şekiller geniş alanlarda bembeyaz dalgalar halinde uzanırlar. Sanmsı-beyaz renkli peribacaları ayrışmış riyolitik tüflerin, kırmızı ve pembe renkli olanlar ise kırmızı riyolitik tüflerin yayılış alanlarında görülür. Devrent vadisinde pembe renkli peribacaları bu vadiye "pembe vadi" denilmesine neden olmuştur. Kızıl vadi (veya Kızıl Çukur) de ismini, peribacalarının kırmızımsı renginden almaktadır. Başlıklarda hâkim olan siyah renk lavların (bazalt) rengi olarak dikkat çeker.

Boyutlarının birbirinden çok farklı olmasında, kayaç topluluğundaki çatlak sistemi, peribacasınm yamaç profilindeki konumu, başlık oluşturacak sert kayaç tabakasının varlığı ve kayaç bileşimi gibi etmenler rol oynamaktadır.

Tüfün içinde kil, marn, pomza taşı gibi aşınıma dirençli kayaçların bulunması, peribacalarının oluşumunu yavaşlatmaktadır. Aşınma olayı çatlaklar boyunca başladığından, çatlak sisteminin sık olduğu alanlarda küçük peribacaları oluşmuştur. En geniş çaplı ve yüksek peribacaları, oluşumun gençlik döneminin görüldüğü orta yamaç zonunun alt ucunda bulunmaktadır.

Başlıkların boyutları da geliştiği lav tabakasının çatlak sistemi ve kalınlığına bağlıdır. Yer şekillerinin manzara seyri olarak çekim gücü, değişik noktalardan olduğu kadar, günün farklı zaman birimlerine göre de değişir. Kızıl vadide güneş batarken renklerin oluşturduğu manzara, buraya günbatarken ilgi çekmektedir.

 

4.1.3. Peribacalarının Kültürel Değeri

Peribacalarının olduğu alanlarda tüfün kolay oyulabilir olması nedeniyle peribacaları içleri ve yamaçlar insan eliyle oyularak ev, depo, manastır, kilise vb. amaçlarla kullanılmıştır. Peribacalarını insan eliyle oyulmuş olanlar ve oyulmamış olanlar olarak iki gurupta incelemek mümkündür, insan eliyle oyulmamış olanlar, doğa turizminin konusu içine girerken, insan eliyle oyulmuş olanlar, yerleşim tarihînin izlerini taşıması açısından kültür turizminin, kilise ve manastırlar inanç turizminin konusu içine girmektedir.

Volkanik tüfün yumuşak özelliği, yörede geniş ve yüksek peribacalarının içlerinin ve yamaçlarının oyularak kilise, manastır gibi dinsel yapılar yapılmasına olanak tanımış halk da keşişlerle birlikte volkanik tüfler içinde ev, meyve deposu ve güvercinlik oymuştur. Bu şekilde oluşturulan dinî yapılar, evler, yeraltı şehirleri kültür turizmi bakımından yöreye ilgi çekmektedir.

 

4.1.4. Peribacaları Alanında Mekânsal Düzenlemeler

Peribacaları dünyanın ender yer şekillerinden birisidir. Bu yer şekillerinin insanların ilgisini çekmesi bunların bulunduğu yerleri turizm destinasyonu

yapmıştır. Peribacalarının bulunduğu alanların turizme açılmadan önce mutlaka planlamasının yapılması gerekir.

Peribacaları en çok fotoğraflama açısından ilgi görür. Ana karayolu yakınındaki peribacaları turistler tarafından durularak fotoğraflanır. Bu nedenle öncelikle peribacaları alanında bir manzara seyir ve fotoğraf noktaları belirlenmelidir.

Peribacalarını aşınımdan korumak için turistlerin uzaktan seyretmesi için ahşap çitler vadilerin aşınımını önlemek için ahşap patikalar yapılmaktadır.

Peribacaları alanını gece de turizme kazandırmak için aydınlatma yapılmaktadır.

Peribacaları vadileri içinde asfalt yol olmamalıdır. Konaklama, ağırlama ve

alışveriş tesisleri en yakın yerleşmeye kurulmalıdır.

 

Peribacalarının bir kısmı, üzerinde oluşan kabukla doğal olarak korunmaktadır. Tüffitik kayaçlardan oluşan peribacalarında 0-3 cm kalınlığında koruyucu bir tabaka oluşmakla beraber bu tabakanın çatlaklar boyunca düştüğü  görülmektedir. Volkan külü, kil ve marn gibi kayaç türlerini içeren

peribacalarında bu çeşit bir kabuk görülmez. Peribacaları doğal aşınımla yıkıma uğradığı gibi, içleri oyularak turistik ağırlama ünitesi (cafe, diskotek vb. ) yapılan peribacalarının yıkımı daha kolay olmaktadır.

 

4.1.5. Türkiye’de Peribacaları

Ürgüp-Göreme-Avanos üçgeni içinde ve çevresinde yer alan peribacaları dünyanın en güzel peribacaları olarak kabul edilmektedir. Göreme Millî Parkı ve Kapadokya (Nevşehir) 1985 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras Listesine alınmıştır. UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan alanlar içinde Göreme Millî Parkı, Derinkuyu ve Kaymaklı Yer Altı Şehirleri, Karain Güvercinlikleri, Karlık Kilisesi, Yeşilöz Theodoro Kilisesi ve Soğanlı Arkeolojik Alanı yer almaktadır. Bu çevre 1986 yılında Göreme Tarihî Millî Parkı olarak korunmaya alınmıştır.

 

Afyonkarahisar çevresinin jeolojik yapısı gereği, volkanik arazi üzerinde bulunan

peribacalarının en yoğun olduğu alanlar İşçehisar ilçesinin Seydiler kasabasından başlayarak İhsaniye ilçesinin Döğer kasabasına kadar uzanan ve Afyonkarahisar Valiliği tarafından yaptırılan Turizm Kuşağı Yolu ile birbirine bağlanan güzergâh çevresinde görülmektedir.

Bunun yanı sıra Karakaya köyünün Veliler Mahallesi’nde, Ağın Dağı’nın eteklerindeki kaya yerleşimlerinin önünde, Çatağıl köyüne 2 km uzaklıkta orman içinde bulunan Ornaş Kayalıkları civarında çok sayıda peri bacaları

bulunmaktadır.

Burgaz peribacaları Peri bacalarının yer aldığı Burgaz volkanit bölgesi Manisa ili

Kula ilçesi kuzeydoğuda Burgaz köyü ile Gediz Nehri’nin iki yanında yer alır. Bu platoda yüzeydeki bazalt lavlarının kalınlığı yer yer 30-40 metreye ulaşmaktadır. Flüvyal kökenli çökeller üzerinde akan lavlar killi siltli bölümlerde kırmızı renkli bir zon oluşturmuştur. Plato 100 metreye varan bir diklikle kuşatılmaktadır. Bu dik zonun altında peribacaları ve badlands şekilleri yer almaktadır.

Van ili Başkale ilçesi Yavuzlar köyünde Elbak Vadisi’nde bulunan ve Kapadokya

yöresindeki peri bacaları ile oluşum yönünden benzerlik gösteren peri bacalarının bulunduğu alan “Vanadokya” olarak anılmaktadır.

 

4.1.6. Dünyada Peribacaları

Dünyada volkanik arazi, kumtaşı, kireçtaşı arazilerde oluşmuş peribacaları şekilleri bulunmaktadır. İtalya’da Trentino eyaletinde Güney Tirol’de Renon Platosunda peribacaları yer almaktadır. Bunları görmek için Bolzano’dan platoda Soprabolzano kasabasına teleferikile çıkılabilmektedir.

 

Fransa’nın güneydoğusunda Provence bölgesinde bölgesinde erozyonla oluşan

peribacaları çok ilgi görmektedir. ”Provencal Colorado” olarak adlandırılan yöreyi doğa ve insanın bir arada ortaya çıkarmıştır.

 

ABDnin Utah eyaletinde Bryce Kanyonu Ulusal parkı içinde yer alan peribacaları

erozyonla oluşmuştur. Kırmızı, beyaz, turuncu renkleriyle eşsiz görünümler sunar. Kanyon olarak adlandırılmıştır. Fakat plato üzeinde oluşmuş peribacalarıdır. 1923 yılında Ulusal Anıt ilan edilip 1924 yılında ulusal park olarak düzenlenmiştir. Kanyonun bulunduğu bölgede yerleşime geçen ilk insan olan Ebenezer Bryce’den dolayı da kanyonun adı bu şekilde oluşturulmuştur.

Kanyonda ayrıca, zorluk dereceleri belirlenerek ayrılmış, özel trekking ve hiking parkurları yer almaktadır. Parkta ve kanyonda ATV ve jeep gezileri ya dabinicilik, rafting, kayak, vb. sporların icrası da tercih edilmektedir.

 

Dünyada diğer peribacalarına örnek olarak Utah’ta Grand Stairecase-Escalante Ulusal Parkında Devils Garden’da “Sandstone Towers adı verilen şekiller, Utah’ta Arches Ulusal parkında Eden bahçesinde Rock Formations adı verilen şekiller, Oregon’da Crater Lake Ulusal Parkında Annie Creek Boğazında “Pinnacle Formations” adı verilen şekiller, Arizona’da Kanyon De Chelly Ulusal Anıtı, Avusturalya’da Desert Nambung National Park’ta Rock Pinnacles olarak adlandırılan şekiller, Çin’de Shi Lin’de Taş Ormanı olarak adlandırılan alanda Limestone Pillars” olarak adlandırılan kireçtaşı üzerinde peribacaları şekilleridir.

 

4.2. Travertenler

Travertenler yeryüzüne çıkan kalsiyum bikarbonatlı sıcak suların içindeki kalsiyum karbonatın çökelmesiyle oluşur. Bunların bir kısmı jeotermal alanlarda oluşurlar. Suların aktığı alan, bir yamaç ve özellikle basamaklı bir yamaç ise yamaçta traverten basamağı ve traverten havuzları oluştururlar. Suyun yeraltında aldığı minerallere göre değişik renklerde olan bu travertenler

suyun çıktığı arazi saf kireçtaşı ise beyaz çökeltiler oluşturur. Görsel olarak en çok ilgi çekenler beyaz travertenlerdir.

Travertenler yeryüzünde oluştuğu gibi yeraltında mağara içlerinde de oluşurlar.

Bunları mağara içi travertenleri olarak ayrı bir gurupta değerlendirmek gerekir.

Travertenleri,  mağara turizmi içinde değerlendirmek gerekir. Bunlar soğuk su kaynakları olup kaplıca turizmi açısından değerlendirilmezler.

 

4.2.1. Travertenlerin Jeomorfoturizm Açısından Önemi

Turistler yer şekilleri arasında travertenlerin nasıl oluştuğunu, renklerinin neden

çeşitli veya bembeyaz olduğunu, traverten basamaklarının ve traverten havuzlarının nasıl oluştuğunu merak ederler. İnsanlar için kaynak sularının taşlanması olan bu şekillerin nasıl oluştuğu jeomorfologlar tarafından açıklanmıştır. Travertenlerin oluşması için jeolojik, jeomorfolojik ve hidrojeolojik özel koşulların aynı yerde bir araya gelmesi gerekir.

 

 Travertenlerin oluşumunda kaynakların konumu, debisi, yamacın şekli,

suyun bileşimi, hava şartları, ısı kaybı, akışın yayılımı ve süresi vb. koşullar da etkendir. Suların bileşiminde çökelmeyi yaratan ana özellikler, bikarbonat, kalsiyum ve karbondioksit oranlarının yüksek oluşudur.

Kaynak suları faylara ve çatlaklara bağlı olarak çıktığından travertenler, deprem

hatları üzerindedir ve kaynak suları depremlerle yer değiştirebilir.

 

Traverten alanlarında en çok ilgi çekenler traverten teraslarıdır. Traverten terasları suyun şelale gibi döküldüğü yamacın basamaklı yapısından dolayıdır. Suyun yamaçta dağılımı sırasında olan serbest dalgalanmaların profili, bu terasların ilk şeklini sınırlar, rüzgârların itici etkisiyle de terasların kenarları şekillenmektedir. Kalsiyumkarbonat çökelimi su seviyesinin en aza indiği yerde

başlar ve zamanla terasın dış kenarları yükselerek teraslar derinleşir havuz oluşturur.

Traverten alanlarının en güzel kısımları yamaç havuzlarıdır. Traverten

alanında yamacın dik olduğu üst seviyelerde, su miktarının fazlalığına da bağlı olarak oluşumunun ileri safhasında teraslar bulunduğu gibi, eğimin daha az olduğu yerlerde oluşumun başlangıç safhasında olanlar görülmektedir. Terasların dış yüzeyleri, suyun aşağı düşüşüyle oluşmuş, sarkıt, dikit ve sütunlarla süslüdür. Traverten alanlarında yamaçların alt seviyelerinde minyatür şekiller (teras, saçak, basamak vb. ) yer alır. Traverten teraslarının ilgi

çekici bir diğer özelliği, beyazlığıdır. Bu beyazlığın nedeni, ana kayacın kireçtaşı olması sonucu, sudaki kalsiyum oranının yüksek olmasıdır.

 

4.2.2. Travertenlerin Görsel Değeri

Travertenler teras, saçak, basmak gibi çeşitli biçim ve beyazdan kırmızı, sarı ve

kahverenginin tonlarına kadar değişen renkleriyle görsel açıdan ilgi çekicidir. Turizmde doğa anıtlarının görsel olarak değerlendirilmesi, düzenlenmiş patikalarda gezilmesi ve manzara seyir yerlerinden seyredilmesi şeklinde olmaktadır. Uygun görülen yerlere seyir terasları düzenlenir. Pamukkale traverten alanının doğa turizminde kullanımı, manzara çekim güzünün

yüksek olduğu yerlerde kendiliğinden oluşan manzara seyir yerlerinden seyretmek, fotoğraf çekmekle birlikte insanların travertenler üzerinde yürümesi ve traverten havuzlarında yüzmesi gibi insanın traverten ve suyla teması şeklindedir.

 

Kuzey-güney doğrultusunda uzanan traverten taraçaları, güneşin doğuşunda ve batışında aldığı kızıl tonlarla başka bir güzelliğe bürünmektedir.

 

4.2.3. Traverten Alanının Kültürel Değeri

Sıcaksu kaynağının çevresine yapılan ilk yapılar kaplıca amaçlıdır. Fakat bunlar çok gelişerek kent boyutuna ulaşabilir. Sıcak su kaynağı çevresinde gelişen kentin kalıntıları arkeolojik turizm açısından da gezilir. Bu konuda en

güzel örnek Pamukkale traverten alanıdır. Sıcak suyun şifalı özelliğinden dolayı kurulan Hierapolis antik kenti arkeolojik, turizmde ilgi görür. Şifalı sular aynı zamanda günümüzde yeni tesislerin de kurulmasına neden olmuştur. Bu da termal turizmin ilgi alanı içine girmektedir.

 

4.2.4. Traverten Alanında Mekânsal Düzenlemeler

Traverten alanları turizme açılmadan önce bilimsel araştırmaları tamamlanmalıdır. Bu araştırmalar traverten alanının jeomorfolojisi, yakınında kurulmuş antik yerleşme kalıntısı varsa turizmden zarar görmemesi için öncelikle arkeolojik kazıların yapılması ve sular kaplıca turizminde kullanılacaksa tıbbî açıdan analizinin yapılmasıdır.

 

Traverten alanlarında en önemli olumsuz etken turistlerin traverten ve suyla temas etmek istemeleridir. Çökeller  ilk önce jel şeklindedir ve zamanla katılaşarak travertene dönüşmektedir. Turistlerin traverten üzerinde yürümesi, havuzlara girmesi bu oluşumu engellemektedir. Turistler için yürüyüş, fotoğraf çekim yerleri önceden belirlenmelidir. Pamukkale traverten alanında turistlerin travertenler üzerinde yürümesi ve havuzlara girmesi yasaklanmıştır. Turistlerin

suyla teması için ayrı bir alanda havuz yapılmıştır. Traverten alanı üzerine hiçbir tesis yapılmamalıdır. Konaklama, ağırlama, alışveriş, eğlence gibi tesisler en yakın yerleşmelere kurulmalıdır. Travertenler ahşap iskeleler, köprüler yapılarak gezilebilir. Traverten oluşumunun devam etmesi için kaynak suları kontrollü olarak verilemelidir. Bir diğer uygulama traverten alanının gece aydınlatılmasıdır. Pamukkale traverten alanında bu uygulanmaktadır.

 

4.2.5. Türkiye ve Dünyada Travertenler

Dünyanın en ünlü ve güzel traverten alanı Türkiye’dedir. Dünyaca tanınmış ismiyle “Pamukkale Travertenleri”  Denizli kentinin kuzeyinde Çürüksu Ovasında Pamukkale köyü yanındadır. Küçük Çökelez dağı eteklerinden çıkan kalsiyumbikarbonatlı kaynak sularının Çürüksu Ovasına hâkim bir yamaçtan dökülürken oluşturduğu şekillerdir.  Türkiye’de bir başka traverten alanı Bolu “Akkaya Travertenleridir.

 

Dünyanın en geniş alana yayılmış traverten şekilleri ABDde Yellowstone Ulusal

parkındadır. Bu parkta sıcak su traverten alanlarından birisi Mamut Sıcak Su Kaynaklarıdır. Burada traverten teraslarına Jüpiter terası, Opal teras, Anateras, Kleopatra terası gibi isimler verilmiştir.

Diğer örnekler arasında Yeni Zelanda Wai-O-Tapu volkanik parkında Rotoura’da Şampanya Havuzu çevresinde travertenler verilebilir. Çin’de Tibetan alanında Baishuitai şelale terasları, Çin’de Huangstan traverten havuzları, Guatemala’da Semuc Champey, İran’ın kuzeyinde Badab-e Surt, Meksika’da Oaxaca State’de Hierve el Agua, Cezayir’de Hammam Meskhoutine, Kaliforniya State Parkta Traverten sıcaksu kaynakları örnek olarak verilebilir. Çin’de Baishui Beyaz Su Terasları, Sanba’dadır. Çin’in

en büyük traverten alanıdır. Çin’de Songpan bölgesinde bir başka traverten alanı Huanglong Scenic and Historic Interest AreaHuanglong İlginç Doğa ve Tarih Alanındadır. Burası 1992 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras Listesine alınmıştır. Guatemala’da Maya dilinden gelen ismiyle Semuc Champey jeolojik sisteminde Cahabon nehri yatağında su, çatlak yerlerde kireçtaşını eriterek yoluna devam eder. İran’ın kuzeyinde Orost köyü batısında iki kaynaktan çıkan mineralli suların dağın yamacında turtularını bırakmasıyla altın sarısı ve kırmızı renkli Badab-e Surt adı verilen travertenler oluşturmuştur. Travertenlere bu rengi sudaki demir oksit mineralleri vermektedir. Meksika eyaletinde Oaxaca kentinin 70km batısında Hierva el Aqua adlı traverten oluşumu dağlık alanda yüksek bir kayadan dökülen mineralli suların kayayı kaplayarak donmuş çağlayan görünümü vermesiyle ilgi çeker.

Meskhoutine Hammam, Cezayir’in kuzeydoğusunda Guelma kentinden 15km

uzaklıktadır. Kaynak suları 97ºC sıcaklıkla jeotermal sular gurubundadır.

 

4.3. Çöl Turizmi

Çöl turistleri doğaya, kültüre ve tarihe meraklıdırlar. Fotoğrafçılar, yazarlar ve

sanatçılar için de çöller önemlidir. Doğa turistleri çöllere de meraklıdır.

Çöllerden pekçok medeniyet geçmiştir. Çöller ticaret yolu olarak kullanılmıştır. Bu nedenle antik kalıntılar açısından da önemlidir. Ayrıca çöller biyoçeşitliliğe sahiptir. Çöller jeomorfoloji açısından ilginç şekiller sunar. Çöllerde kum tepelerinin yüksekliği 180m. yi bulabilmektedir. Çöllerde iklim koşulları turizm mevsimini sınırla ve birkaç aya indirir. Çöl bitkilerinin en tipik örneği kaktüslerdir. Gövdesinde suyu muhafaza etme ve uzun yıllar susuz yaşayabilme özelliğine sahiptir. Çöl kaktüslerinin bazılarının boyları 20 metre kadar uzayabilir ve 200 yıl yaşar, çöllerde 2500 tür kaktüs bulunur.

 

Çinin kuzeybatısında Zhongwei’nin yakınında Tengri Çölünde Shapotou’da çöl

turizmi uygulanmaktadır. Tarihi İpek Yolu'nda önemli bir durak olan, uzun bir tarih boyunca da stratejik önemiyle savaşlara sıkça sahne olan Shapotou'nun etrafında, Çin Seddi'nin kalıntıları bulunmaktadır. Sarı Irmak'ta drift yapılmakta, çölde develerle keşif gezileri düzenlenmekte, ağır yük kamyonlarıyla çölde hız

yapabilmekte, Çin Seddi'yle kum tepesi arasında kurulan teleferikle Sarı Irmak'ın üzerinden geçilmektedir.

Dünyanın en büyük çölü Sahra çölü çöl turizmi konusunda oldukça ilgi görür.

Tunus’un Douz şehri, çöl turizminin merkezi sayılmaktadır. Sahra Çölü, Tunus’tan başka, Cezayir, Libya, Çad, Mali, Nijer, Moritanya ve Fas’ın bir bölümünü de kaplar. Bu kadar geniş bir alana yayılan, Berberiler’den başka

Tuareg ve Araplar’ın da yoğun olarak yaşadığı Sahra Çölü’nün halkları her yıl Mart ve Kasım aylarında yapılan Sahra Festivalleri sayesinde bir araya gelirler.

 

Çöl turizminden gelir sağlayan bir diğer yer Dubai’dir. Çölde jiple safari turları

düzenlenmektedir. Çin ve Güney Moğolistan’da Gobi Çölü, Trans Sibirya demiryoluyla keşfedilmektedir. Atlantik kıyısında Namibya çölü, Şili’de Atacama Çölü, Hindistan’da Tharçölü, Ürdün’de Wadi Rum, Botswana’da Kalahari çölü, Mısır’da Farafra kentinin 45 km kuzeyinde Beyaz Çöl turizmden faydalanan çöllere örnek verilebilir.

 

Çöl turizminin durak noktaları vahâlardır. Vahâ, çölün herhangi bir yerinde suyun

toprak yüzüne çok yakın olmasıyla bir kaynak, bir kuyu, büyükçe bir havuz görünüşünde bir birikinti meydana getirdiği ve çevrede ağaçların, yeşilliğin bulunmasına zemin hazırladığı kısımlardır. Vahalara örnek olarak Peru’nun güneybatısında Huacachina Vahası, Brezilya'da Maranhenses Milli Parkı içinde Maranho Vahası, Libya Sahra'sında Erg Awbari Vahası, Umman Çölünde Umman Vahası, Çin'de, Dunhuang şehrinin güneyinde, Gobi Çölü'nde Crescent Vahası verilebilir.

 

  1. DAĞLIK ALANLAR VE TURİZM

5.1. Dağlık Alanlarda Turizmden Faydalanma

Dağların ilk olarak turizme açılması sportif etkinliklerden dağcılık ve kayak sporu

sayesinde olmuştur. Dağcılara ulaşım, konaklama, ağırlama ve rehberlik gibi hizmetlerin verilmesi alpinizm olarak adlandırılan turizm çeşidini, dağların kayak sporuna uygunalanlarının konaklama, ağırlama ve eğlence tesislerinin yapımıyla kayak merkezine dönüşmesi kış turizmini ortaya çıkarmıştır. Kentlerin yorucu ve sağlıksız yaşama ortamındanuzaklaşmak isteyen insanlar için kıyıların artık konaklama tesisleri ve  larlabetonlaşması, denizlerin kirlenmesi,  sağlıklı yaşama konusunda bilinçlenen insanların güneşin zararlı etkileri yüzünden güneşlenmekten kaçınmaları ve dağların buna seçenek olarak doğal çevre ve sağlıklı ortam sağlaması, turizmde dağlara olan ilgiyi artırmış ve geleneksel olarak yaz mevsiminde yaylacılık faaliyetinde hayvancılık ve tarım için çıkılan yaylalarda verilen turistik hizmetlerle dağlarda yayla turizmi yaygınlaşmaya başlamıştır.

Alpinizm bütün yıl yapılabildiği için bu turizm çeşidi iklime bağlı değildir. Fakat kış

turizmi kayak sporuyla ilişkili olduğu için kar yağışları, kar kalınlığı, karın yerde kalma süresi bu turizm çeşidinin yıl içindeki süresini belirlemektedir. Dağlar alpinizm, yayla turizmi, kış turizmi dışında ekoturizm (yumuşak turizm) , kırsal turizm, klimatizme olanak tanımaktadır.

 

Sağlık turizminin bir kolu olan klimatizm (iklim tedavisi) açısından da orta yükseklikteki dağlık ve ormanlık alanların ikliminin uygun olduğu bilinmektedir.

Dağlar macera, heyecan ve değişiklik arayanlara çeşitli rekreasyonel faaliyetler ve yeni sporlar sağlamaktadır. Rekreasyonel faaliyetlerden birkaç günlük doğa yürüyüşleri (trekking) , günlük doğa yürüyüşleri (hiking) , dağ bisikletiyle geziler, ve orienteering (yön tayini) de artık dağlar da ilgi çekmektedir. Dağlarda kayaçlar ve yüzey şekilleriyle ilgili olarak yapılan sporlar çeşitlenmiştir. Sağlam kayaçların olduğu dik yamaçlarda serbest tırmanma (kaya tırmanıcılığı) , yamaç paraşütü (parapente) ve asılma plânörü (hanggliding)gibi motorsuz uçuş araçlarıyla doruklardan uçmak için, dorukta koşmak için uygun yer, eğim, uygun iklim koşulları ve iniş için, iniş mesafesi içinde uygun yerlerin bulunması gerekmektedir. Karlı alanlarda yapılan değişik sporlar arasında kar ve buzda botla kaymak (snow-speed rafting) , kızak (snow-scating) , buzul kayağı, heli-skıing (helikopterle gidilerek yapılan yüksek dağ kayağı) , boloon skiing (balonla gidilerek yapılan yüksek dağ kayağı) , snow-boarding sayılabilir.

 

Bu bağlamda kış turizmi, alpinizm, yayla turizmi, ekoturizm, kırsal turizm, klimatizm gibi turizm çeşitlerini ve rekreasyonel faaliyetleri içine alan dağ turizmi, orta ve yüksek dağlık alanların yüzey şekilleri, iklim ve kırsal yapısına bağlı olarak oluşan ve gelişen bir turizm çeşididir.

 

Dağlar bitki örtüsüyle orman turizmi, ağaç turizminin de ilgi alanındadır. Orman sınırı üzerinde yer alan Alpin bitkiler katı da botanik turizmin ilgi alanındadır.

 

5.2. Alpinizm

İsmini Alp dağlarından alan alpinizm, dorukları hedefleyen dağcılık sporu ve daha alçak seviyelerde bilimsel ve rekreasyon amaçlı tırmanışlar için verilen ulaşım, konaklama, ağırlama, taşıma, güvenlik vb. hizmetleri kapsayan bir turizm çeşididir.

 

Alpinizm dağların yapısal özellikleri, iklim, hidroğrafya, bitki örtüsü gibi fiziki

coğrafya faktörlerinden etkilenir. Yapısal özelliklerin Alpinizm üzerine etkisi, sportif, bilimsel ve rekreasyon amaçlı çıkışlara göre değişiktir. Sportif amaçlı çıkışlarda yamaçların eğimi, kayaç yapısı, kayaçların sertlik ve çatlak durumu ve topoğrafya önemlidir. Dağlarda dorukların biçimleri kayaç yapısına ve aşındırma şekillerine bağlıdır.

Tortul kayaçlar daha yassı, volkanik kayaçlar sarp doruklar oluştururlar. Dağlarda kayaç yapısıyla beraber akarsu ve buzul aşındırmasının etken olduğu yamaçlar dik ve sarp olurken, sadece donma-çözülme ve yüzey süpürmesinin etkili olduğu yamaçlar düzgün yüzeyli ve fazla sarp değildir. Volkanik dağlar ve volkanizmanın etkisi görülen dağlarda volkanik kayaçlar çatlaklı bir yapıya sahip olduğundan doruk bölgesinde çivili ve ipli tırmanışlar için uygun değildir. Kireçtaşından oluşan doruklar ipli ve çivili tırmanışlar için uygun kayaç yapısına sahip olmasına rağmen volkanik kayaçlardan oluşan doruk ve yamaçlar çatlaklı kayaç yapısı nedeniyle uygun değildir. Munzur dağlarında da kireçtaşı kayaçlar hakimdir. Bu

nedenle Alpinizm için sağlam kayaçlı yamaçlar ve dişli doruklara sahiptir.

Alpinizmde yamaçların eğimine, zeminin özelliklerine göre tırmanma hareketleri zorluk derecelerine ayrılmıştır. Buna göre çıkışlar kolay, çok zor, aşırı zor gibi sınıflandırılmıştır. Dağlara rekreasyon amaçlı çıkışlarda, trekking adı verilen yürüyüşlere olanak tanıyan yaylalar, vadiler ve bunları birbirine bağlayan geçitler ve görsel açıdan küçük buzul gölleri önemlidir.

 

Spor amaçlı tırmanışlar için "yaz çıkışı” ve “kış çıkışı" olmak üzere iki ayrı mevsim belirlenirken rekreasyon amacıyla yapılan çıkışlar yaz mevsimiyle sınırlanır. Kış çıkışları, genellikle kar şeklinde olan yağışların ve düşük sıcaklığın etkisi altındadır ve bu şartlar dağcılık malzemesi ve giysilerini de etkiler. Yaz çıkışları, dağlarda görülen gündüz ve gece arasındaki sıcaklık farklarından dolayı, gündüz yoğun güneşlenme (ışıma) , gece ise düşük sıcaklıkların etkisialtındadır. Türkiye'de alpinizmde kış çıkışları için genellikle şubat ve mart ayları uygundur. Karın yumuşak olduğu kasım, aralık, ocak ve çığ tehlikesinin olduğu nisan, mayıs ayları

uygun sayılmaz. Yüksek dağlar mayıs ayına kadar kar yağışı alır ve dağlara ilkbahar haziran, temmuz aylarında gelir. Bu nedenle rekreasyon amaçlı geziler için en uygun aylar yaz aylarıdır. (haziran, temmuz, ağustos)  

 

Alpinizmde kamp yerleri, su kaynaklarına bağlı olarak yapılır. Dağlarda özellikle sirk gölleri rekreasyon amaçlı çıkışlarda ilgi çekmektedir. Alpinizm orman sınırı üzerinde yapıldığından, bitki örtüsü yüksek dağ çayırları ve alpin bitkiler katından oluşmaktadır. Toros, Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu'daki dağlar üzerinde alpin bitkiler sahası ilkbahar, yaz ve sonbaharda çeşitli renklerdeki çiçeklerle süslüdür.

 

5.2.1. Alpinizmde Önemli Dağlar

Dünyanın ilk yüksek zirveleri Himalaya Dağlarındadır. Bunlar arasında Everest Dağı birinci sıradadır. Deniz seviyesinden 8850 m yüksekliktedir. İkinci sırada Karakurum Dağlarında K2 zirvesi gelir. Bunları izleyen 8 zirvede Himalaya dağlarındadır. Kangchenjunga , Lhotse, Makalu (8463 m) , Cho Oyu, Dhaulagiri , Manaslu, Nanga Parbat Himalaya Dağları alpinizm açısından en çok ilgi gören dağlık alandır.

 

Everest’e tırmanmak her dağcının hayalidir. 5000’den fazla dağcı zirveye tırmanmış 200’den fazla dağcı da tırmanırken hayatını kaybetmiştir. Çin ve Nepal hükümetleri bundan ticari olarak çok fazla gelir elde etmektedir. Himalayalar gibi yüksek irtifalarda tırmanmak isteyenlere genelde bir Şerpa eşlik ettiğinden, Dünya’nın her yerinde bu yüksek irtifa taşıyıcılarına ‘Şerpa’ denir. Şerpaların en önemli şehri Namche Bazaar, dünyanın dört bir yanından gelen yürüyüşçüler ve zirve tırmanışçılarının toplandığı yerdir.

 

Nepal, tırmanış ücretlerinden yılda 3,3 milyon dolar elde etmektedir. Everest'e

tırmanmak isteyenler 25 bin dolar ödemektedir. 7 kişilik grup ise toplam 70 bin dolar ödeme yapmaktadır. 2014 yılında bu ücret kişi başı 11000 dolara düşürülmüştür. Everest Dağı, Nepal’in Çin ile olan kuzey sınırında yer almaktadır. Everest dağının en çok çıkılan iki rotası bulunur bunlar Tibet’teki kuzey sırtı ile Nepal’deki güneybatı sırtıdır. Kuzey sırtının ilk tırmanışı 1960 yılında Çin Halk Cumhuriyeti dağcılarınca gerçekleştirilmiştir.

 

Dağın Nepal’e bakan güneybatı sırtı rotasının tarihi ilk tırmanışı Sir Edmund Hillary ve Sherpa Tenzing Norgay’dan oluşan İngiliz ekibince 1953 Mayıs ayında yapılmıştır. Everest dağında 2012 yılında bir günde, 234 dağcı zirveye ulaşmıştır.

 

Avrupa Kıtasının en yüksek noktası Mont-Blanc Alp dağlarında yer alır.

Dağlar Fransa, İtalya, İsviçre, Almanya, Avusturya arasında dağılmıştır. Alp Dağlarının Mont-Blanc dışında başlıca zirveleri; Fransa’da Barre des Ecrins (4103m) , İtalya-İsviçre sınırı civarlarında Monte Rosa İsviçre’nin Aare kütlesinde Jungfrau, Finsteraarhorn ve Aletschhorn;  İtalya’da Gran Paradise; Graubünden ile İtalya arasında Bernina (4057m) ve Avusturya’da Ilohe Tauern’lerin en yüksek noktası olan Glockner (3798m) doruklarıdır.

 

And dağlarının en yüksek doruğu Aconcagua'ya 1897'de, Kuzey Amerika'da Grand Teton'a 1898'de, Alaska'da St. Elias'a 1897'de ve K. Amerika'nın en yüksek doruğu Mc Kinley doruğuna ise 1913'te tırmanılmıştır.

 

1980 sonrası dağcılığın çok popüler olduğu dönem olmuştur. Avrupa'da ve Amerika'da milyonlarca insan dağlarda dolaşmaya başlamıştır. Dağcılık malzemelerindeki teknolojik ilerleme, dağlara ulaşımın kolaylaştırılması bu yaygınlığın temel etkenlerinden olmuştur.

 

5.3. Kış Turizmi(Kayak Merkezleri)

Kış turizmi, kar yağışına bağlı olarak dağların kar alabilen yükselti kuşağında sporun (kar kayağı) ağırlık kazandığı bir turizm çeşididir. Bir mekânik tesis ve kayakeviyle başlayan kayak alanından, konaklama, hizmet, eğlence, spor, rekreasyon tesisleriyle kayak merkezleri ortaya çıkarmıştır. Kar kayağıyla başlayan sportif faaliyetler çok çeşitlenmiş(snovv-baording, snow-speed rafting, snow-scating) sporun ağırlık kazandığı bir turizm çeşidi olmakla beraber rekreasyonel ve eğlence tesisleriyle kayak merkezleri, dağ turizm merkezlerine

dönüşmüşlerdir. Kış turizmi iklime bağlı olarak yaz turizminin karşıtıdır. Yaz turizmini belirleyen deniz turizminin karşıtı olarak da kar turizmidir.

 

 

5.3.1. Kış Turizm Alanlarının Yer Seçimi

Kış turizm alanlarında sportif faaliyetler için kayak pistleri ve mekânik tesislerin

kurulduğu alan, kayak alanı olarak tanımlanır. Konaklama, hizmet, eğlence, ağırlama tesislerinin kurulduğu alan yerleşim alanıdır. Kış turizm alanlarının yer seçimini etkileyen başlıca coğrafya etmenleri iklim ve yüzey şekilleridir.

Düşük sıcaklıklar, kar yağışı, rüzgârlar kış turizmini etkileyen başlıca iklim

elemanlarıdır. Kayak alanı olarak öncelikle yeterli ölçüde kar yağışı alabilen, kar kalınlığı ortalama 1 m ve karın yerde kalma süresi 120 günü aşan yerler seçilmelidir. Kış turizminde kar kalınlığı ve yerde kalma süresi kadar kar kalitesi de önemlidir. Nem ve toz kar kalitesini bozduğundan kayak sporu için en iyi kar, kuru, hafif, beyaz ve derin olan toz kardır. Soğuk hava kütlelerindeki az su buharının yoğunlaşmasıyla l mm den küçük iğneler şeklinde, yerde dağınık bir örtü şeklinde ince, parlak kar örtüsü görülür. Çabuk erimediği ve üzerine düştüğü cisimleri ıslatmadığı için bu kara toz kar veya kuru kar (kristal kar) adı verilir. Dünyada kayak alanlarının önemi toz kar göre artmaktadır. Yükseldikçe havadaki su buharı azaldığından, kayakçılar toz kar bulmak için helikopterle yükseklere çıkarak yüksek alan kayakçılığı (heli-skiing) yapmaktadırlar. Kayak alanlarının rüzgâr durumu da önemlidir. Özellikle kayak alanlarının güneybatı

(lodos) rüzgârlarına açık olması durumunda lodos karı yumuşatarak kalitesini bozmaktadır. Bu nedenle güney rüzgârlarına kapalı kuzey yamaçlar kayak alanı olarak daha uygundur. Karyağışı sırasında esen rüzgârların karı süpürmesiyle oluşan tipili kar yağışları da kayak sporunu engellemektedir. Bir diğer olumsuz etki de yoğun ve kalın sislerin oluşmasıdır. Bu durum kayakçıların yönlerini kaybetmesine neden olmaktadır.

İklimin ayrıca tesis alanlarında yapılar üzerinde, şiddetli ve hâkim rüzgar yönüne

küçük pencereler açılması, kar birikmesini önlemek için çatının eğimli olması, saçakların buz sarkıtlarına karşı sağlam ve bina dışına taşacak şekilde yapılması gibi etkileri bulunmaktadır.

 

Kış turizm alanları için öncelikle kar yağışı alabilecek yükselti kuşakları gerekir.

Uluslararası standartlara göre sağlıklı insanın rahatsızlık hissetmediği ve karın yerde kalma süresinin uzun olduğu 1600 - 2000 m arasındaki yükselti kuşağı uygun görülür.

Kayak alanlarında en uygun yamaçlar, dağların orta yükseklikteki seviyelerinde kuzeye bakan, kesintisiz topoğrafya göstermelidir.. Geniş ve içbükey profilli yamaçlar kar kayağı için uygun alanlar oluşturur.

 

Kayak sporu dünyada kuzey disiplini ve alp disiplini olmak üzere iki alt başlıkta toplanmaktadır. Bu disiplinlerin özellikleri de kayak alanlarının yer seçimini etkilemektedir.

Kuzey disiplininin en yaygın kolu olan kayak koşu (cross -country) için düz ve az eğimli alanlar gerekirken, alp disiplininde yüksek seviyelerden alçak seviyelere kayakla inildiğinden çeşitli eğimlerde yamaçlar gerekir. Kayak sporunda en yaygın olan alp disiplini olduğundan, kış turizm alanlarının seçimi de bu disiplinin kurallarına göre yapılmaktadır.

 

Kayak pisti olarak kullanılacak yamaçların eğimi eğitim, serbest kayma ve yarışmalar için farklıdır. Eğitim amaçlı kayak pistleri için % 15 eğim yeterli olurken, serbest kaymada pistlerin eğimi % 50 olabilmektedir. Yarışmalar için % 60-70 eğime sahip yamaçlar gerekmektedir.

 

Pistler kolay pist (eğitim amaçlı) , orta pist (serbest kayma) , iyi pist ve zor pist olarak gruplandırılır ve turizm haritalarında hatları renkli olarak gösterilir. (eğitim pisti yeşil, orta pist mavi, iyi pist kırmızı, zor pist siyah çizgiyle)

Kayak pistlerinde genişlik (alp disiplininde) 1/10 oranında olmalıdır. (örnek: 1000 m uzunluk, 100 m genişlik)  Kayak koşu (ski safari) için 15 km'ye kadar düz ve az eğimli alanlar seçilebildiği gibi, bu alanlar iz açma makinesiyle sunî olarak da açılabilir.

 

Kayak alanları ve tesis alanları birbirinden ayrı yerlerde günlük ulaşım mesafesi içinde olabilirler. Fakat ideal olarak bitişik yer almaları uygundur. Kayak alanları için kuzey yamaçlar seçilirken tesis alanları için güneye bakan yamaçlar seçilmelidir. Kayak alanları için eğim aranırken, tesis alanları için yeterli genişlikte düz alanlar gerekir. Bunun için bir yeryüzü biçimi olan platolar uygundur.

Kış turizm alanlarının yer seçiminde çığ, heyelan ve deprem hatlarından uzakta

bulunmasına, içme ve kullanma için yeterli su kaynaklarına sahip olmasına, ana ulaşım hatlarına yakın olmasına dikkat etmek gerekir.

 

5.3.2. Türkiye’de ve Dünyada Kayak Turizmi

Yüzey şekilleri ve iklim açısından Türkiye'nin kış turizmi olanakları incelenirse en

uygun koşulların Doğu Anadolu Bölgesinde olduğu görülür. Bu bölgede Erzurum Palandöken Kayak Merkezi ve Konaklı Kayak Merkezi, Kandilli Kayak Merkezi, Erzincan - Sakaltutan Bolkar Kayak Merkezi, Bitlis Kayak Merkezi, Bingöl - Yolaçtı (Kurucadağ) Kayak Merkezi, Ağrı - Bubi Dağı Kayak Merkezi, Ağrı- Eleşkirt Güneykaya Kayak Merkezi, Kars –Sarıkamış Kayak Merkezi yer alır.

 

Karadeniz Bölgesinde Gümüşhane - Zigana Kayak Merkezi, Bolu - Gerede Arkut Dağı Kayak Merkezi, Kastamonu - Ilgaz Yıldız Tepe Kayak Merkezi, Samsun –Ladik,  Akdağ Kayak Merkezi, İç Anadolu Bölgesinde Ankara – Elmadağ Kayak Merkezi, Kayseri-Erciyes Kayak Merkezi, Akdeniz Bölgesinde Isparta - Davraz Kayak Merkezi, Burdur - Salda Kayak Merkezi, Antalya – Saklıkent Kayak Merkezi, Fethiye-Eren Dağı Kayak Merkezi, Elazığ -Sivrice Hazarbaba Kayak Merkezi, Ege Bölgesinde İzmir – Ödemiş – Bozdağ Kayak Merkezi, Kütahya - Gediz Murat Dağı Kayak Merkezi, Marmara Bölgesinde Uludağ Kayak Merkezi, Kartepe Kayak Merkezi, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Karacadağ Kayak

Merkezi bulunur.

 

Batı Amerika’da Kolorado’da Aspen tanınmış kayak merkezlerinden birisidir.. Kolorado’da bir diğer tanınmış kayak merkezi Vail’dir. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki en geniş kayak alanına sahip ve yaklaşık 2150 dönümlük arazide kayma imkânı sağlamaktadır. Balon, kızak, buz kayağı, hokey, kar araçları da turistlere sunulmaktadır. Kanada Quebec’te Tremblant kayak merkezi örnek olarak verilebilir. Kanada’da Whistler 200 kilometrelik teleferik alanı boyunca yer alan rafting, bungee jumping, at biniciliği, helikopter kayağı, dağ bisikletleri gibi outdoor aktiviteleri ile dünyanın en güzel kayak merkezlerinden birisidir. .

Avrupa’da Fransa’da Courchevel 600 kilometrelik kayak pistine sahip ve 189 lifti ile dünyanın en geniş kayak alanlarından birisidir. Fransa’nın İsviçre ve İtalya sınırına yakın Megeve kayak merkezinin yanı sıra doğası, yerel kültürüyle dikkat çekmektedir.  Mont-Blanc’ın eteklerinde Chamonix 1924’te dünyanın ilk Kış Olimpiyatlarının yapıldığı kayak merkezidir. İtalya’da 1956’da kış olimpiyatları düzenlenen Cortina, 12 ayrı kayak alanıyla dünyanın en büyük kayak merkezlerindendir. Alpler’in doğusundaki Dolomiti Dağları’nın manzarasına sahip Cortina d’Ampezzo kayak merkezi, 1956 yılında kış olimpiyatlarına ev sahipliği yapmıştır. Avusturya’da St. Anton kayak merkezi 1930 da açılmıştır. 2001’de Dünya Alp Disiplini Kayak Şampiyonası’na ev sahipliği yapmıştır. Kayakta Alp disiplininin beşiği St. Anton’da küçük bir kayak müzesi var. Kitzbühel kayak merkezinin toplam pist uzunluğu 200 kilometreye yaklaşıyor. ‘Kayak şampiyonalarının yapıldığı yer’ olarak tanınıyor. İsviçre’de Zermatt kayak merkezi dünyanın ikinci en büyük lift servisi bulunan dik yamaçlarından birine sahiptir.

 

5.4. Dağlık Alanlarda Kırsal Turizm

Dağlarda kırsal turizme en uygun yükselti kuşağı, insan sağlığı açısından uygun sıcaklık ve basınç şartlarına sahip 800 - 2000 m'ler arasında yer almaktadır.

2000 m'nin üzerindeki yaylaların insan sağlığı açısından rekreasyonel faaliyetler için sadece günlük kullanılması uygundur.

Dağlık alanlar, bitki örtüsü, yaban hayatı kaynakları, göl, şelale, kanyon vb. doğal çekiciliklerle üstün peyzaj değerlerine sahip, yerel mimari tarzının korunduğu, geleneksel kırsal yaşam ortamıyla, ekoturizm özellikleri göstermektedir.

 

Konaklama tesislerinin yerel yapı tarzına uygun, en fazla iki katlı olması gerekirken, yayla evleri ve kampingler diğer bir konaklama çeşidini oluşturur. Dağlık alanlarda kırsal turizm; konum, iklim ve rekreasyonel faaliyetler açısından kıyı turizminin karşıtıdır. Deniz seviyesine bağlı olan kıyı turizmi, başlıca rekreasyonel faaliyeti güneşlenme olan sıcaklık değerleri ararken, deniz seviyesinden yüksekte yer alan kırsal turizmin, başlıca rekreasyonel faaliyeti trekking ılıman iklim ister. Turistler aktif olarak trekking, binicilik, golf, çim kayağı gibi rekreasyonel aktivitelere katılmaya isteklidirler.

 

5.4.1. Dağlarda Manzara Seyir Terasları

İnsanların dağ manzaralarına merakı o kadar fazladır ki herkesin bu manzaraları görmesi için dağlık alanlara seyir terasları yapılmaktadır. Bunlardan birisi Fransız Alplerinde Mont Blanc’da 3840 metre yüksekliğe inşa edilmiş Aiguille du Midi zirvesindeki cam kafesin ismi “Boşluğa Bir Adım” dır. Malezya’da Langkawi Gökyüzü Köprüsü, Malezya’daki Gunung Mat Chinchang Dağı’nın zirvesinden, Pulau Langkawi Dağı’na kadar uzanan bir manzaraya sahiptir. Çin’de 1432 metre yüksekliğindeki Zhangjiajie Tianmen Dağı’nın eteğine kurulmuş camdan bir yol ve buraya teleferikle ulaşılabilmektedir. Almanya’da Alpspix Dağı’nda bulunan yaklaşık 100 metre yükseklikteki Küçük köprü(Alpspix seyir terası) vadinin mükemmel manzarasını sunmaktadır. Çin’de 2000m. de Hua Shan Dağı’na giden

Cennet Merdivenleri dağa çıkan merdivenlerden oluşuyor. Avusturya Alpler’deki Dachstein Glacier Kayak Merkezinde Dachstein Merdiveni, dünyadaki en yüksek köprülerden birine ev sahipliği yapmaktadır.

 

  1. KIYILAR VE TURİZM

6.1. Kıyılar ve Turizm Tipleri

Kıyılardan faydalanan turizm çeşitleri deniz turizmi, yat turizmi ve kruvaziyer

turizmidir.

 

6.1.1. Deniz Turizmi

Kıyı turizmi denizden çok, çeşitli rekreasyonel faaliyetlerle büyük ölçüde faydalanan ve konaklama, ağırlama gibi hizmetleri kıyıya bağlı olarak sağlayan bir turizm çeşididir. Kıyı turizminin gelişimi üzerinde kıyı jeomorfolojisi, iklim, bitki örtüsü gibi fizikî coğrafi özelliklerle birlikte yerleşmenin de etkisi bulunmaktadır. Kıyı turizmi öncelikle doğal güzelliği olan, ılıman iklime sahip, doğal bitki örtüsünün kıyıya kadar indiği, seyrek nüfuslu kıyıları seçmektedir.

Kıyı turizminde iklim en önemli etken olduğundan, bu turizm çeşidinde hareket, soğuk ve nemli iklimlerden, sıcak ve ılıman iklimlere doğru olmaktadır. Kıyı turizminin Avrupa ve Türkiye'de Akdeniz kıyılarında gelişmesinin nedeni de

budur.

Kıyı kuşağı çok çeşitli rekreasyonel faaliyetlere uygundur. Yüzmek, dalmak, rüzgar sörfü, yelkencilik, kürek çekme, kuş gözlemciliği gibi.. Örneğin yelken için Meksika Körfezi, dalmak için Kızıldeniz, sörf için Hawai ve Avusturalya kıyıları gibi.

Dünyada kıyı turizmini gelişmiş olduğu kıyılar İtalyanca kıyı anlamına gelen "riviera" olarak adlandırılır. Riviera kıyı turizminde çok sık gidilen sayfiyelerin olduğu geniş ve uzun kumsalları ve ılık iklimi olan kıyı kuşağı anlamını kazanmıştır. Örneğin Fransız Rivierası gök mavisi kıyı anlamındadır) ılık iklimiyle kuzey Avrupa'dan büyük ilgi çekmektedir. Fransa’nın Akdeniz kıyısının bir bölümüdür. Bu kıyı St. Tropez, Cannes, Antibes, Nice, Menton gibi tanınmış turizm merkezlerini içine almaktadır. Fransız Rivierasının doğuya doğru devamında Cenova’nın doğu ve batısında İtalya Rivierası yer alır. Cenova'nın Güneyine "Riviera di Levante", Kuzeyine de "Riviera di Ponente" denir. Portofino, San Remo, Alassio, Rapallo gibi ünlü şehirler bu kuşaktadır. Savona çevresi için "Riviera delle Palme" (Palmiyeler Rivierası) , Sanremo çevresi için de "Riviera dei Fiori" (Çiçekler Rivierası) denir. İspanya'da kıyı turizmi büyük gelişme göstermiştir. Akdeniz'le olan kıyısında Costa Brava, Costa de Azahar, Costa Blanca, Costa del Sol, Costa de la Luz yer almaktadır. Meksika Rivierası, Amerikan Rivierası(Santa Barbara, Kaliforniya) , Kızıl Deniz

Rivierası, New York Uzun Plajı(Doğu Rivierası) rivieralara diğer örneklerdir.

Türkiye'de Antalya-Alanya arasındaki kıyı da Türkiye Rivierası olarak kabul edilmektedir.

 

Kıyı turizmi kıyı kuşağında otel, tatil evleri, lokanta, eğlence yerleri, alışveriş üniteleri içerir. Kıyılarda limanlar ve marinalar yer alır. Kıyıları kullanan diğer turizm çeşitleri yat turizmi ve kruvaziyer turizmi (gemi turizmi) dir. Yat turizmi, yat adı verilen deniz aracıyla, spor ve gezi amaçlı olarak koy, körfez,

barınaklar ve yat limanları arasında yapılan, konaklama ve ağırlama hizmetlerini ulaşım aracı olan yat içinde sunan bir turizm çeşididir. Yatların boyutları ve yolcu kapasiteleri artsa da, yat turizmi, daha küçük guruplara yapılması, gezi amacı dışında spor amaçlı da olması ve koy ve körfezlerde yapılmasıyla, düzenli olarak iki veya daha fazla liman arasında büyük kapasiteli yolcu gemileriyle yapılan gemi turizminden farklıdır.

 

6.1.2. Yat Turizmi

Yat turizminin gelişimi, en önemli altyapı hizmeti olan yat limanlarının yapımıyla mümkün olmuştur. Yatçılık kendisi bir rekreasyonel faaliyet olmakla beraber, yat turizmi diğer pek çok

rekreasyonel faaliyete olanak tanır. (güneşlenme, yüzme, amatör balıkçılık, dalma, windsurf )  Yat turizmine en uygun kıyılar, geniş körfezler içinde yaklaşık

daire şekilli koylara sahiptir. İklim, rekreasyonel faaliyetlere uygunluğu açısından, hava sıcaklıkları, açık günler sayısı, günlük güneşlenme süresi, rüzgâr durumu gibi özellikleriyle yat turizmi mevsimini belirler. Yat turizminin sürekliliği ise kıyının fizikî coğrafyasıyla birlikte yerleşme ve sanayi gibi beşeri coğrafya özelliklerine de bağlıdır.

Yat turizminin gelişme gösterdiği kıyılar, yatların demirlemesine ve rekreasyonel

faaliyetlere uygun koyları olan kıyılarda sıcaklık, yağış vb. şartları uygun, yerleşme ve sanayileşmeden uzak, kıyı turizminin gelişmemiş olduğu, arkeolojik ve tarihi kalıntılara sahip, altyapı ve üstyapı hizmetleri gelişmiş, uluslararası yat turizm hatlarına yakın kıyılardır.

 

6.1.3. Kruvaziyer Turizmi

Kruvaziyer turizmin temelinde deniz ve gemi seyahati vardır. Kruvaziyer turizmi, gemi seyahati ve gemide sunulan her türlü hizmet ve liman ziyaretlerinden oluşur. Kruvaziyer turizmi belirli limanlardan başlar ve belirli limanlar arasında belirli sürede devam eder. Limanlara yakın yerleri gezmek, alışveriş de bu turizme dahil olur.

Kuruvaziyer gemi, üzerinde birçok konaklama, yemek, eğlence seçenekleri bulunan; yüksek hizmet standartlarına sahip; programlanmış belirli rotalarda turistik amaçlı olarak çalışan yolcu gemileridir. Kruvaziyer gemi seyahati programlanmış, derin sularda iki gün ya da daha fazla kalan, en az 100 yolcu kapasiteli gemidir.

Kruvaziyer; konukların, belli bir rotada işlemekten ziyade değişik destinasyonları

ziyaret etmek üzere, temel amacı normal olarak taşıma değil, misafirleri ağırlamak olan bir gemiye, boş zamanlarını değerlendirmek için, bir ücret ödeyerek binmek suretiyle yapılan seyahattir. Buna göre, amacı taşıma veya ulaştırma değil, konukları olan turistleri ağırlamakolan ve bu amaçla her türlü hizmet donanımına sahip bulunan büyük gemilerle yapılan deniz seyahatleri, kruvaziyer turist ürünün ana eksenini oluşturmaktadır.

Kruvaziyer turizmin tarihi 18. yüzyılda Avrupa’dan Amerika’ya yolcu taşıyan

gemilerle başlamıştır. Fakat havayolu taşımacılığında gelişmeler 1960lı yıllardan itibaren deniz yolunu yolcu taşımacılığından çok dinlenme/eğlenme şeklinde turizm faaliyetine dönüştürdü. İlk kruvaziyer gemileri 180m boyunda ve 600-700 yolcu kapasitesindeyken artan taleple birlikte gemilerin boyları ve yolcu kapasiteleri de arttı. 1990 lı yıllarda kruvaziyergemiler yüzen eğlence merkezleri oldu.

 

6.2. Kıyı Turizmini Etkileyen Coğrafi Etmenler

Kıyı turizminin gelişimi üzerinde iklim, kıyı jeomorfolojisi, bitki örtüsü fizikî

coğrafya etmenleri olarak yer alırken, nüfus, yerleşme, ekonomik faaliyetler ise beşeri coğrafya etmenleri olarak yer almaktadır.

 

6.2.1. İklimin Kıyı Turizmine Etkisi

Kıyıların turizm açısından ilgi çekmesi dünyada “güneşlenme”nin moda şeklinde

yayılmasıdır. Bu nedenle kıyı turizmi üzerinde iklimin büyük etkisi bulunmaktadır.

Güneşlenmenin uygun olduğu aylık ortalama sıcaklığın 20ºC nin üstüne çıktığı aylar kıyı turizm mevsimini belirler. Orta enlemler için bu mevsim yaz aylarına denk gelmektedir. Kıyı turizm mevsiminin süresini deniz suyu sıcaklıkları da

belirlemektedir. Kıyı turizmi için deniz suyu sıcaklığının 18°C'nin üzerinde olması aranır.

Kuzey Avrupa ülkelerinde, yaz mevsiminde en yüksek değerler 17- 18°C ile temmuz ayındadır (Oslo, Kopenhag, Münih’te) Avrupa'nın Akdeniz kıyılarında (Cenova, Valencia) aylık ortalama sıcaklık 4 ay 20°C'nin üzerindedir.

 

İnsan sağlığı % 70 üzerindeki bağıl nem oranından rahatsız olmaktadır. Bu nedenle kıyı turizm merkezlerinde bağıl nem oranı %70 in altında olan yerler seçilir. Yaz mevsiminde iklimin yağış şartlan kıyı turizminde önemlidir. Kıyı turizminde yaz kuraklığı aranır. (yağış istenmez!) Kıyı turizminde rüzgâr hızı günlük rekreasyonel faaliyetleri etkilemesi bakımından önemlidir. Bunun için rüzgâr hızının 7 m/sn'den fazla olmaması gerekir.

Kıyı turizminde güneşlenme süresinin uzunluğu, güneşten uzun süre

faydalanma sağladığı için önemlidir. Fransa'nın Côte d'Azur kıyısında Antibes'te bu süre 2579 saattir.

 

6.2.2. Kıyı Jeomorfolojisinin Kıyı Turizmine Etkisi

Kıyı turizminin en fazla gelişme gösterdiği kıyılar, uzun ve geniş plajların bulunduğu alçak kıyılardır. Alçak kıyılarda turizmde "kumsal" olarak tanınan plajlar, kıyı ovaları önündegeniş ve uzun şeritler halinde uzanırlar. Kıyı turizminde başlıca rekreasyonel faaliyet olan "güneşlenmek" ve diğer rekreasyonel faaliyetler için olanak sağlayan kumsallar, kumlarının inceliği oranında kıyı turizminde önem taşırlar.

Özellikle çok ince kumlu (çapı 0. 16-0. 8 mm) ve ince kumlu (çapı 0. 8-0.4. mm) kumsallar en çok tercih edilirler.

Alçak kıyılar, turistik tesis yapımı için kıyı boyunca ve iç kısımlara doğru geniş alan sağladıkları gibi ulaşım açısından güçlük çıkarmazlar. Fakat alçak kıyılarda akarsu ve dere ağızları sığ ve bataklık bir kıyı oluşturarak çevresiyle birlikte kıyı turizmine uygun değildir.

Dalgaların ve akarsuların getirdiği malzemenin kıyıda sığ olan koy ağızlarında birikmesiyle oluşan kıyı oku ve kıyı kordonlarının denize ve koya bakan kısımları kıyı turizminde kumsal olarak kullanılır. Kıyıda oluşan birikim şekillerinden adaları birbirine veya kıyıya bağlayan tomboloların her iki kıyısı da kıyı turizminde kumsal olarak kullanılmaktadır.

 

Dar ve uzun körfezler, birbirinden burunlarla ayrılan koylardan oluşmuş girintili ve çıkıntılı yapılarıyla son derece çekici görünümler sunan yüksek kıyılar, aynı zamanda kıyıturizminde rekreasyonel faaliyetler için derin, açık deniz rüzgârlarına kapalı koylara sahiptir. Yüksek kıyılarda, kıyı gerisinde turistik tesis yapımı için geniş alanlar bulunmaz, kıyıda dere ve akarsuların getirdiği malzemenin yığılıp, deniz tarafından aşındırılmasıyla küçük bir plaj (kumsal) oluşmuştur. Ayrıca yüksek kıyılarda yüzey şekilleri, karayoluyla kıyının her parçasına ulaşım olanağı vermez ve iç kısımlarla bağlantı ancak vadiler yoluyla sağlanabilir.

 

Fay dikliğinin kıyı çizgisinin önünde olduğu dik kıyılar, kıyı turizmi için uygun değildir. Falezler önünde aşınma sonucu dar bir plaj (kumsal) oluşabilir. Falezli kıyılar dünyada doğanın milyonlarca yılda oluşturduğu doğa anıtları olarak korunmaya alındığı halde, kıyı turizmine uygun olmamasına rağmen Türkiye'de falezlerin üst kısmı turistik tesis kuruluş yeri, falez önündeki dar plaj da güneşlenme ve diğer rekreasyonel faaliyetler için kullanılmaktadır .

 

Özellikle yüksek kıyılar önüne serpilmiş olan adalar, kıyı turizminde en çok ilgi gören yerlerdir. Kıyı jeomorfolojisinin turizmde ilgi çeken bir özelliği de deniz mağaralarıdır. Deniz mağaraları turizmde günlük turlarla ilgi görmektedir. İçlerine sandalla veya yüzülerekgirilebilen bu mağaraların özelliği, mağara içinde deniz altından yansıyarak giren güneş ışınlarının meydana getirdiği fosforlu renktir. Bu nedenle mavi mağara, fosforlu mağara gibi isimler alırlar.

 

Med cezir olayı turizmde değerlendirilmektedir. Mozambik’te suların 4km çekildiği

Costa ol Sol’da ilginç medcezir(gelgit) manzaraları seyredilmektedir. Zenzibar Adası da gelgit olayı ile ilgi çeker.

Olumsuz iklim koşulları rüzgarlar, fırtınalar, sel, tsunami, denizin yosunla kaplanması gibi beklenmeyen olaylar kıyı turizminin gelişimini engeller.

 

6.2.3. Kültürel Etmenlerin Kıyı Turizmine Etkileri

Arkeolojik ve tarihi kültürel miras, sanatlar, el sanatları ve gelenekler kıyı turizminin önemli kaynaklarıdır. Kıyıda turizmle gelişen yerleşmelerin kale,

kilise, cami, kervansaray vb. tarihsel kalıntıları da kıyı turizminin ilgi alanıdır. Yöresel el sanatları(çömlek, halı vb. ) da kıyı turizminde hediyelik eşya gurubundadır.

 

Yerel halkın turizme bakışı, kıyı turizmini etkiler. Yörenin güvenlik koşulları, siyasi nedenler de turizmi olumsuz etkileyebilir.

 

6.3. Kıyı Turizminin Mekânsal Etkileri

Sanayi tesislerinin olduğu kıyılar kıyı turizmine kesinlikle uygun değildir ve kıyı turizmi bu kıyıları seçmez. Turizm seyrek nüfuslu köyler ve köylerin dağınık mahallelerinin yer aldığı, kıyılarda, yerleşim birimlerinde, vadi tabanları, kıyı ovaları, yamaçlar, tarım ve orman alanlarında konaklama tesisleri (otel, motel, pansiyon, ikincil konut) , diğer hizmet üniteleri (ağırlama, eğlence) ve ulaştırma tesisleri (karayolu, liman, yat limanı, yat yanaşma yeri, havaalanı) yapımıyla mekânsal değişime neden olmuştur.

 

Turizmin kırsal yerleşim birimlerinde neden olduğu ortak değişimler, yerleşim birimlerinde turizmde talep arttıkça merkezden itibaren ve kıyı boyunca konaklama, ağırlama, eğlence ünitelerinin yapımı, zamanla eski konutların yerlerini yenilerine bırakması, çarşının halı, mücevher, kürk, antika gibi çeşitli

hediyelik eşyanın bir arada satıldığı turistik tüketime yönelik canlı bir alışveriş merkezine dönüşmesi (rekreasyonel iş alanı) , kıyıda rıhtım ve gerisinde yaya yollarının kıyı boyunca uzatılması, yeni parklar, meydanlar yapımı, balıkçı barınaklarının yat yanaşma yerine dönüşmesi, yat limanı yapımı, limanın genişletilmesi, yerleşim biriminde kıyı boyunca uzanan anayol arkasındaki ara yolların ikinci, üçüncü derecede gelişme göstermeleridir. Bu yerleşim birimleri kıyıda çizgisel ve merkezde içeriye doğru gelişme gösterir.

 

Turizmin kıyılarda oluşturduğu bir diğer mekânsal değişim kıyıdaki boş koyları

yapılaşmaya açmasıdır. Bir vadi tabanı veya küçük bir kıyı ovasının yer aldığı bu koyların yapılaşmaya açılması, tatil merkezine yakın koyların, temiz bir koydan denize girmek ve değişiklik gibi nedenlerle başlangıçta balıkçı tekneleriyle yapılan "günlük tur" adı verilen organize gezilerle olmuştur. Yapılaşmayı artıran bir diğer neden tatil konutlarının iklimin uygunluğu ve rekreasyon olanaklarıyla kıyıları en uygun yerler olarak seçmesidir. Turizm plânlamalarında altyapıya ağırlık verilmesi de kıyılarda ikincil konut yapımını artırmıştır. Rekreasyon amacıyla yapılan bu konutların yoğunluğu turizmi olumsuz olarak etkilemektedir. Kıyılarda yapılaşmayı artıran bir diğer etmen "devre mülk" ve "devre tatil" adı altında yapılan tatil konutlarıdır. Turistik tesislerde sunulan hizmetlerin ve tatil alanlarında ikincil konutların orta gelir sınıfına göre pahalı olması "devre mülk" ve "devre tatil" sistemine olan ilgiyi artırmıştır.

 

Turizmin toprak değerlendirmesinde yarattığı enflasyon, kırsal ekonomik yapıyı

bozarak, tarla sahiplerinin kısa sürede yüksek gelir elde etmek için tarlalarını satmasına böylece tarım alanlarının kooperatif arsasına ve sonra da toplu tatil konut alanlarına dönüşmesine neden olmaktadır. Muz, zeytin, mandalina gibi yöresel özel ürünlerin üretimi azalmıştır.

 

Turizm, ulaşım sistemlerini geliştirerek önemli bölgesel ve yöresel gelişime neden

olurken mekânsal değişimlere yol açmaktadır. Tamamen turizmle ilgili yoğun turizm mevsimine göre plânlanmış karayolları, tarım alanları, köyler, yaban hayatı, bitki örtüsüyle bütünlük içinde olan turizm yörelerinde yeni yol yarmalarıyla bitki örtüsünün tahrip ederek, verimli tarım alanlarına yapılaşmayı çekerek kaybına neden olmaktadır. Karayollarında orman ve deniz manzarasına sahip kıvrımlar mesafeyi kısaltmak için iptal edilerek yeni yollaryapılmaktadır. Kıyılarda yat turizmi için kısa mesafede yapılan beton rıhtım ve iskeleler kıyının doğal kıvrımlarının kaybolmasına neden olmaktadır.

 

6.4. Dünyada Kıyı Turizminin Geliştiği Kıyılar

Avrupa’da kıyı turizmini başlatan Kuzey Avrupa ve Güney Avrupa arasındaki iklim farkıdır. Avupa’nın Akdeniz kıyılarında Fransa, İspanya ve İtalya kıyılarında küçük balıkçı kasabalarını turizm merkezlerine dönüştürmüştür. Fransa, İtalya ve

İspanya’da riviera adı verilen kesintisiz uzanan tatil beldeleri yaratmıştır. Doğuda

Yunanistan’a doğru ve Yunan adalarına oradan Türkiye kıyılarına yayılmıştır.

Dünyada orta kuşak, subtropikal ve tropikal kuşakta pek çok kıyı, turizme açılmıştır.

 

ABD’nin güney kesiminde Fort Florida(Lauderdale, Daytona Kumsalı, Sainth Pete

plajı) , Virginia(Virginia Kumsalı) , Güney Karolina(Myrtle plajı) , Miami(Miami plajı) , Aruba( Palm-Eagle plajı) , Orta Amerika’da Küba( Cayo Coco, Varadero, Playa Paraiso plajı) , Meksika(Playa del Carmen, Tulum, San Lucas, Cuncun) Güney Amerika’da Rio de Jenerio(Brezilya) , Afrika’da Mısır Ölüdeniz(, Marsa Alam, Şarm el Şehy) , Güney Afrika (Camps Bay) Clifton Beaches /Cape Town(Clifton Beaches) , Simon's Town( Boulders Beach) , Cape Verde( Santa Maria) , Knysna(Buffalo Bay) , Tanzanya Paje’de Paje plajı, Gambiya’da

Kotu(Kotu plajı) , Güney Afrika’da Hermanus(Grotto plajı) , Kenya Mombasa’da Nyali plajı, Fas’da Agadir’de Taghazout Plajı, Gana’da Kokrobite Plajı, Zanzibar ‘da Nungwi plajı, Senegal ‘de Cap Skirring,, Tunus’un Sidi Bou Said kenti, Fas ‘ta Sidi İfni, Malavi’de Chitimba Plajı kıyı turizminde ünlüdür.

 

Kıyı turizminde en çok gelişen adalar, Hawai adaları(Lahaina), Filipinler(Borocay), Jamaika adası, Turks ve Coicos Adaları, Sicilya adası, Balearic Adaları, Whitsunday Adaları, Mauritius adası( Belle Mare) , Seyşel adaları Hint Okyanusunda adalar topluluğudur. Mahe adasında Anse Soleil plajı, Praslin Adasında Anse Lazio plajı, Anse Lazio /Praslin Adasında Anse Lazio, La Gigue adasında Anse Cocove Grand Anse plajı, Praslin adasında Anse Volbert plajı, Mahe adasında Anse Intendance plajı, Baie Lazare adasında Petite Anse plajı’dır.

 

6.5. Türkiye’de Kıyı Turizmi

Türkiye’de kıyı turizmi en çok Çeşme-Alanya arasındaki kıyıda gelişme göstermiştir. İzmir kuzeyinde kuzey Ege kıyıları, Marmara kıyıları ve Alanya doğusundan itibaren doğu Akdeniz kıyıları kıyı turizminin ikinci derecede geliştiği kıyı şerididir. Karadeniz kıyılarında gelişim bu kıyılardan sonar gelmektedir. Bu sıralamada başta gelen etmen iklimdir.

 

Türkiye’de kıyı turizminin gelişimi iklime bağlıdır. Sıcaklığın yıl içindeki

dağılımında, aylık ortalama sıcaklığın 20°C'nin üzerinde olduğu aylar sayısı Karadeniz'den Marmara, Ege ve Akdeniz'e doğru artarak ilerler. Bu süre Karadeniz kıyılarında 2 ay (temmuz, ağustos) Marmara Denizi kıyılarında 3 ay (haziran, temmuz, ağustos) , Ege Denizi kıyılarında 5 ay (mayıs-eylül) , Akdeniz kıyılarında 6 ay (mayıs- ekim) dır.

İklimin turizmi etkileyen ikinci etmeni yağıştır. Kıyı turizminde yağış, yaz

mevsiminde, kısa süreli tatilleri bozan bir etmendir.  Karadeniz ikliminin her mevsim yağışlı özelliği kıyı turizmi için olumsuz bir etmendir. Yaz mevsiminde Doğu Karadeniz kıyıları ayda ortalama 8-10 gün, Orta Karadeniz 5-6 gün, Batı Karadeniz 1-2 gün yağışlı geçmektedir. Marmara Denizi kıyılarında bu süre 1-3 gün arasındadır (Florya 1-2 gün, Yalova 3 gün) . Akdeniz ikliminingörüldüğü Ege ve Akdeniz kıyıları, bu iklimde yazların kurak geçmesi özelliği nedeniyle en uygun şartlara sahiptir.

Türkiye kıyılarında açık günler sayısı kuzeyden güneye doğru artmaktadır. Karadeniz kıyılarında açık günler sayısı Şile ve Trabzön 51 gün, Marmara kıyılarında Yalova 81 gün, Ege kıyılarında Ayvalık 109 gün, Çeşme 183 gün, Bodrum 173 gün, Marmaris 176 gün, Akdeniz kıyılarında Alanya 139 gün, Silifke 141 gün, İskenderun 88 gündür. Açık günler sayısının yıl içinde aylara göre dağılımında en fazla gün yaz aylarındadır. (özellikle temmuz ve ağustos) Bu süre Trabzon'da Temmuz ve Ağustos aylarında ayda 5-6 gün, Sinop'ta 10,

Akçakoca'da 15-16, Florya'da 16, Yalova'da 14, Ayvalık'ta 22, Çeşme'de 29-30, Bodrum'da 25, Marmaris'te 29-30, Antalya'da 22-23, Silifke'de 21-22 gündür.

Türkiye'de açık günler sayısı bakımından en uygun yerler güneybatı kıyılarıdır.

 

Kıyı turizminde güneşlenme süresinin uzunluğu, güneşten uzun süre faydalanma

sağladığı için önemlidir. Günlük güneşlenme süresi Karadeniz kıyılarında 9-11 saat, Marmara kıyılarında 10-11 saat, Ege kıyılarında 11-12 saat, Akdeniz bölgesinde 12 saattir. Yıllık güneşlenme süresi Karadeniz kıyılarında 2000 saat) , Marmara Denizi kıyılarında 2300 saat, Ege Denizi kıyılarında kuzeyde 2500 saati aşar, güneyde 3000 saate yaklaşır.  

 

 Kıyı turizminde iklime bağlı olarak deniz suyu sıcaklıkları da önemlidir. Deniz suyusıcaklığının 18°C'nin üzerinde olduğu aylar sayısı Karadeniz kıyılarında 4 ay, Marmara kıyılarında 4 ay, Ege Denizi kuzey kıyılarında Ayvalık 5 ay, Dikili 6 ay, güney Ege kıyılarında Kuşadası 7 ay, Bodrum 7 ay, Marmaris 7 ay Akdeniz'de 8 ay veya 9 ay. Sonuç olarak Türkiye kıyılarında kıyı turizminin süresini iklim belirlemektedir. Bu süre Karadeniz ve Marmara kıyılarında 3 ay, Ege Denizi kuzey kıyılarında 5 ay, güney kıyılarında 6 ay, güneybatı kıyılarında 7 ay, Akdeniz kıyılarında 8 ay olmaktadır.  

Türkiye kıyılarında kıyı turizmini etkileyen bir diğer etmen kıyı jeomofolojisidir.

Karadeniz kıyılarının jeomorfolojik özelliği olarak derin şekilde içeriye sokulan koyların ve alçak kıyıların azlığı, denizin kısa mesafede derinleşmesi gibi etmenler kıyı turizminin gelişimini sınırlamaktadır. Marmara Denizi kıyılarında kıyı turizmine uygun kumsalların bulunduğu kıyılar tatil konutlarıyla kaplanmıştır. Marmara Denizinin Trakya kıyılarında Kumburgaz, Gümüşyaka, Celaliye, Tekirdağ'ın Barbaros, Kumbağ, Sultanköy (M. Ereğlisi) , Şarköy kıyıları daha çok ikincil konutlarla kullanılmaktadır. Marmara Denizi'nin Karadeniz'le bağlantısını sağlayan İstanbul Boğazı kıyıları kentin daimî yerleşim alanı olduğundan, kıyı

turizminde vaktiyle ilgi gören koylarıyla değil, doğal güzelliğiyle ilgi çekmektedir. Çanakkale Boğazı ise Çanakkale şehri güneyinde Güzelyalı kıyısı tatil konutları ve konaklama tesisleriyle kıyı turizminde kullanılmaktadır.

Ege Denizi kıyıları, genel olarak yüzey şekilleri kıyıya dik olduğundan "enine yapılı" veya "Atlantik yapılı" kıyı tipindedir. Ege kıyılarının girintili çıkıntılı olması kullanım açısından kıyı uzunluğunun çok fazla olmasına olanak tanır. Ege kıyıları uzun kumsallardan çok küçük doğal koylarıyla tanınır. Bu koylar aynı zamanda yat turizmine de olanak tanır. Ayvalık Sarımsaklı kumsalı Ege kıyılarının en uzun kumsalıdır.

Akdeniz kıyıları Antalya Körfezinin güney ucu Gelidonya burnuna kadar enine yapılı kıyı özelliği gösterir. Antalya-Alanya arasında uzanan boyuna kıyı Türkiye Rivierası olarak kabul edilir. Doğu Akdeniz kıyıları yazın maksimum sıcaklıklar ve sanayi tesisleri nedeniyle kıyı turizminden daha az faydalanır. Fethiye’nin Patara kumsalı Türkiye’nin en uzun kumsalları arasındadır. Türkiye’de kıyı turizminin geliştiği Çeşme-Alanya arasındaki kıyı iklim, jeomorfoloji gibi etmenler yanında arkeolojik miras açısından da kıyı turizminde ilgi çeker. Kıyı ve kıyıya

yakın antik kent kalıntıları kıyı turizmine katılanlar tarafından gezilir(Efes, Milet, Priene, Knidos, Aspendos, Perge gibi)

 

Türkiye’de kıyı turizmi güneybatı kıyılarda başlamıştır. Kuşadası, Bodrum ve

Marmaris’in Ege’de Yunan adalarına yakınlığı bu yerlerde konaklama tesislerinin ev pansiyonları şeklinde başlamasına neden olmuştur. Günümüzde Türkiye kıyılarının turizm merkezleri Bodrum, Kuşadası, Marmaris, Çeşme, Alanya, Fethiye’dir. Ayvalık, Foça, Didim, Datça, Dalyan, Gazipaşa, Kaş, Kalkan

ikinci derece merkezler olarak yer alır.

 

  1. KIRSAL TURİZM VE ÇİFTLİK TURİZMİ

7.1. Kırsal Turizm: Tanım ve Kavramlar

Köy, dağ, yayla, çiftlik vb. kırsal alanlarda yapılan turizmi geniş anlamda kırsal turizm adı altında toplamak doğru olur. Kırsal turizm, kırsal yörelerde yasayan insanlara yeni bir çalışma olanağı getirdiği söylenebilir. Böylece kırsal alanların kalkınmasına katkıda bulunarak iç göçü önleyebilir, nüfusu yerinde tutmada önemli rol oynayabilir. .

Kırsal alanlarda gerek tarımsal etkinliklerle uğrasan ve gerekse uğraşmayan ailelere kırsal turizm yoluyla ek gelir sağlamak mümkündür. Çünkü kırsal turizmde konaklama ve diğer hizmetler çoğunlukla küçük işletmeler şeklindedir. Ancak bu olumlu etkilerin yanında kırsal turizm, tarımdan gelir sağlayan halkın, tarım sektörü dışına kaymasına neden olarak tarımın gerilemesine neden olabilir.

 

7.1.1. Kırsal Turizmin Fiziksel Çevre Üzerindeki Etkileri

Kırsal turizm doğal çevre üzerinde bozulmaya yol açabilir. Kırsal alanlarda arsa

fiyatlarını artırabilir. Bu olumsuz etkileri yanında olumlu etkileri daha fazladır. Kırsal turizmle dağ ve orman köylerinde turizmin gelişmesi sonucu atıl işgücüne yeni iş olanakları sağlanacaktır. Yörede geçim kaynağının iyileşmesi/çeşitlenmesi sonucu kırdan kente göç önlenecektir. Turizm, kentlerden kırsal alanlara ve orman köylerinden kentlere yeni ve yararlı bilgilerin akışında önemli rol oynayacaktır. Kırsal turizm faaliyetinde yer alan turistler çevreye daha duyarlı oldukları için turizme açılan alanlardaki doğal değerler daha sıkı bir şekilde korunacaktır.

Kırsal turizm arz potansiyellerinin yüksek olduğu yörelerde hem turizm eğitim programlarında, hem de yöre halkına yönelik eğitim programlarında Türk kültürü ve tarihi, halkla ilişkiler, turizm, tanıtım ve yabancı dil gibi alanlara yeterli düzeyde yer verilmelidir. Kırsal alanların sadece bir durak noktası olmanın dışında bir kırsal turizm destinasyonu olması sağlanmalıdır. Kırsal turizmin ülke genelinde yaygınlaştırılabilmesi için öncelikle kültür ve turizm bakanlığı olmak üzere, tarım ve köy işleri bakanlığının, taşra teşkilatlarında görev yapan elemanları, yerel yöneticiler, kırsal alanlarda kurulmuş olan kooperatifler, kırsal yöredeki halk ve özel teşebbüsünün aktif bir şekilde katılımı sağlanmalıdır. Yöresel kültür ürününün ve hizmetlerinin tanıtımı yapılmalıdır. Kırsal alanlarda özellikle kırsal turizm arzının olduğu yerlerde fiziki altyapı hizmetlerinden köy yolları, içme suyu, kanalizasyon ve arıtma tesisleri yaygınlaştırılmalıdır. Turizm ve tarım bütünleşmesinin sağlanması ve üretimin pazar koşullarına yönlendirilmesi sağlanmalıdır. Türkiye’de kırsal turizm potansiyelinin belirlenmeli ve master planları hazırlanmalıdır. Kırsal turizmin geliştiği yerlerde özellikle ev kadınlarının el becerilerini geliştirmesi için kısa süreli kurslara tabi tutularak turistlere yönelik kazak, dantel, oya ve diğer el işleri ve yöresel yemek yapmaları teşvik

edilmelidir. Kırsal alanlarda turizme yönelik aile pansiyon işletmeciliği yapanlar ve arazisini dinlenme, tedavi amaçlı kullandıran işletmecilere devlet tarafından kredi ve destek verilmelidir.

 

Kırsal turizm, turizm türleri içinde insan, çevre ve yerel kültür ile uyumlu dolayısıyla olumsuz etkileri diğer turizm çeşitlerine göre daha az olan bir turizm türüdür. Kırsal turizmde konaklama, yerel yerlesmelerin mevcut konutlarında gerçekleştirilebilmesi betonlasma ve arazi işgali gibi çevre sorunlarına yol açmamaktadır. Ayrıca kırsal turizm, yılın on iki ayında da yapılabilme özelliğinden dolayı, mevsimsel yoğunlaşmaya neden olmamakta ve yerel potansiyelin yetmeyeceği, kapasiteyi aşacak kullanımları ortadan kaldırmaktadır.

 

Avrupa ülkeleri için kırsal alanlar, insanın kendi cinsiyle ve çevre ile girdiği etkileşimlerin yer aldığı alanlardır. Bu alanlar, insanoğlunun yaşamının devamlılığı açısından tarım, hayvancılık, ormancılık gibi temel geçim kaynaklarını doğurur ve geleneksel el sanatları ve küçük ölçekli sanayi de bunlarla beraber gelişir.

 

7.2. Çiftlik Turizmi(Tarım Turizmi/Agroturizm)

Turizm coğrafyasının ilgi alanı içinde bir başka turizm tipi agroturizm ‘dir. Yabancı

dilde tarım anlamına gelen agriculture teriminden türeyen bu turizm çeşidini Türkçe literatürde tarım turizmi veya çiftlik turizmi olarak adlandırmak gerekir. Tarım turizmi ekolojik tarım turizmi olarak da adlandırılmaktadır. Ekolojik tarım ve turizmin bir araya gelmesidir. Bu turizm tipi kırsal yaşamı öğrenmek isteyen turistlerin çiftlik ve köy evlerinde konaklamaları, çiftlik ve köylerde bağ, bahçe, tarla, ahır, ağıl, kümes vb. tarımsal üretim alanlarında çalışmaları yoluyla yapılır.

Bu turizm tipi kırsal turizmle, ekoturizmle, doğa turizmiyle karışabilir. Çiftlik turizmini bu turizm tiplerinden ayıran, tarım ve hayvan çiftliklerinde çiftçinin veya hayvan yetiştiricisinin bütün kültürel varlıklarıyla bulunmasıdır.

Agroturizm, kırsal alanda turistik bir işkoludur. Agroturizm şarap imalathaneleri, meyve toplama, avcılık, balıkçılık gibi tur operatörlerinin yaratıcığına kalmış kırsal alanda her faaliyeti içine alır.

Çiftlik turizmi okullara, üniversite öğrencilerine, turist guruplarına tarımsal eğitim turları, doğa eğitim turları peynir, reçel, şarap, bira, el sanatları yapımın yapımı gibi demonstrasyonlar, hayvan eğitimi, binicilik, tarihi çiftlik binalarının gösterimi gibi faaliyetler içerir.

 

Agroturizm tarım ve turizm olmak üzere iki büyük sanayiyi ilgilendirir.

Agroturizmin çeşitli tanımları yapılmıştır. Kaliforniya Üniversitesi’nin Çiftlik

Programının tanımına göre, ticari olarak çalışan bir çiftliğin, turistlere iyi vakit geçirmek ve eğitim yoluyla ek bir gelir sağlamasıdır. Agroturizm öncelikle büyük kentlerin yakınlarında günlük turlar şeklinde gerçekleşir. Bunlar yakında meyve bahçeleri, şarap imalathaneleri gibi yerlerdir. Agroturizm için her zaman büyük nüfuslu kentler iyi bir pazardır. Agroturizmin büyük nüfusa ihtiyaç göstermesi büyük kentlerin stresinden kaçmak isteyenlerin agroturizmi tercih etmeleridir.

Agroturizm tam bir çözüm değilse de kırsal alanlar için iyi bir gelir kaynağıdır.

Agroturizm öncelikle büyük kentlerin yakınlarında günlük turlar şeklinde gerçekleşir. Bunlar yakında meyve bahçeleri, şarap imalathaneleri gibi yerlerdir.

 

 

 

7.2.1. Dünyada ÇiftlikTurizmi

Dünyada, Tayvan tarım için çok uygundur. Turizmde çay tiryakileri için dünyanın en kaliteli çayların ekildiği çay platasyonları gezilmektedir. Toskana, Avrupa’da agroturizm için en uygun yerlerinden birisidir. Yerel domates, sebze ve peynirle yapılan yöresel yemekler, şaraplar çok ünlüdür. İspanya’nın ünlü Mayorka adası çiftlik turizminde çok popülerdir. Portakal ve incir bahçeleri ortasındaki tesislerde turistlere orada yetişen ürünlerden yemekler sunarlar. Doğal kaynakları bol ve

büyük bir ülke olan Brezilya’nın tropikal çiçekler ve meyveler ve şeker kamışına kadar pek çok ürünü bulunmaktadır. Hawai, çiftlik tarımında çok gelişmiştir. Hawai Agriturizm Derneği Hawai’nin en iyi tarımsal ürünlerini öğrenmek ve iyi bir çiftlik deneyimi kazanmak turistlere olanaklar sunmaktadır. Granada Karayip Adaları da agroturizm için en iyi yerlerden birisidir. Kakao plantasyonları, karanfil, tarçın, zerdeçal yetiştiren kaliteli baharat çiftlikleri yer alır. Kaliforniya ABD de agroturizm için en iyi yerlerden birisidir. Kaliforniya Üniversitesinin çiftçilere agroturizmi öğretmek için bir eğitim programı bulunmaktadır. Filipinler agroturizm için pekçok yere sahiptir. Turistler büyük ananas plantasyonlarını, orkide çiftlikleri, arı çiftlikleri gibi yerleri gezebilirler. Papaya, dragon fruit gibi ekzotik meyve bahçelerini görebilirler.

 

7.2.2. Türkiye Çiftlik Turizmi

Türkiye planlı bir şekilde çiftlik turizmine 2004 yılında başlamıştır. Ta Tu Ta isimli Buğday Derneği’nin, 2004 yılında Birleşmiş Milletler’in desteğiyle hayata geçirdiği proje, ekolojik tarım yapan çiftçiyi maddi ve manevi anlamda desteklemek amacıyla başlatılmıştır. Bu proje Türkiye’nin 34 noktasında bulunan 72 çiftlikte tarım turizmi yapma imkanı sağlamaktadır. Türkiye’de ekolojik tarımla uğraşan 1400 çiftlikten şu ana kadar 150 başvuru olmuştur. 72 Ta Tu Ta çiftliğinde tatil yapanların sayısı ise 600’ü bulmuştur. Gelen ziyaretçilerin yüzde 60’ının yabancıdır ve çiftliklere Japonya, Almanya ve Hollanda’dan çok sayıda turist gelmektedir.

 

Ahmet Bağ Çiftliği(Canik/Samsun) , Ali Yazıcı Çiftliği(Terme/Samsun) , Ayhan Kalalı Çiftliği (Yusufeli/Artvin) , Belentepe Çiftliği(Osmangazi/Bursa) , Cevizbağı

Çiftliği(Kaman/Kırşehir) , Çalatlı Çiftliği(Kozan /Adana) , Hakan Yazıcılar(Kars) , Hüseyin Saydam Çiftliği( Pasinler/Erzurum) , Ahmet Demirtaş  Çiftliği(Ağlasun/Burdur) gibi Türkiye’nin bütün bölgelerine dağılmış çiftlikler sahipleri tarafından çiftlik turizmine açılmıştır.

 

Dünyada tropikal bitki eğitimi almak için öğrenciler Güney Amerika ülkeleri ve Ekvador’a gitmektedir. Türkiye’ye bu eğitimde muz üretim seralarını gezmek için Almanya’dan öğrenciler gelmiştir.

Ekolojik Tarım Turizmi merkezleri, kent yaşamı ve teknolojinin getirdiği stres

ve sıkıntıları doğal, sakin ve huzurlu bir ortamda unutmak isteyenler için "köye dönüş" görünümünde bir ortam sunmaktadır. Bunlar Türkiye’de daha çok Fethiye’de yaygınlaşmıştır. Ekolojik Tarım Turizmi merkezlerinden biri de ekolojik tarım çiftliği Pastoral Vadidir.

Türkiye’de tarım turizmiyle ilgili bir proje Bodrum’da Turgutreis Tarihi Aspat

Projesidir. Turgutreis'e 13 kilometre uzaklıktaki tarihi Aspat antik tarım alanı zeytin, incir ve bağ yetiştiriciliği açısından dünyanın en eski bölgesidir.

 

Tarım temalı müzeler içinde zeytinyağı temalı müzeler Akdeniz Havzasında

toplamıştır. Bu havzada 26 zeytinyağı müzesi bulunmaktadır. Bunların bir kısmı

Türkiye’dedir. Türkiye'de türünün ilk örneği olaran Adatepe Zeytinyağı "Fabrika-Müzesi", Çanakkale-İzmir karayolu üzerinde Küçükkuyu kasabasının girişinde 2001 yılında açılmıştır. Edremit’te Evren Ertür Tarihi Zeytinyağı Aletleri Müzesi bulunmaktadır. Akdeniz Havzasının en büyük zeytinyağı Müzesi Urla’da kurulmuştur.

Zeytinyağı üretimi ve kullanımıyla ilgili 2500 yıl öncesinden bugüne uzanan süreci

anlatan ilişkilerin yer aldığı 'Oleatrium' (Zeytin ve Zeytinyağı Tarihi Müzesi) , Kuşadası'na bağlı Davutlar beldesindeki Değirmen Restoran girişinde açılmıştır.

Mürefte ‘de Fevzi Kutman Şarap Müzesnde tahta presler, elle çevrilen salkım ayırma makinaları, Osmanlı döneminden kalma kantarlar gibi eskiden nasıl şarap yapıldığına dair birçok alet görülmektedir. Aker Şarap Müzesi de Mürefte’dedir. Şarköy ve Mürefte’ye bağbozumu turları düzenlenmektedir.

Bozcaada Şarap Müzesinde geçmişten günümüze Bozcaada’daki bağcılık ve şarap

serüvenini anlatılmaktadır.

 

Diğer tematik müze gurubu arıcılık müzeleridir. Muğla sınırlarında Sakartepesi-

Gökova arasında 2010 yılında Arıcılık Müzesi hizmete girmiştir. Aydın ili Çine ilçesinde Yağcılar köyü nün ilköğretim okuluna Arıcılık Müzesi kurulmuştur. İstanbul Polonezköy’de Arı Çiftliğinde organik bal nasıl olur, arıların ürünlerinden bal, polen, propolis ve bal mumu nasıl üretilir, yerinde gösterilmektedir.

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.